Küresel ekonominin lokomotifi konumundaki Amerika Birleşik Devletleri'nde işgücü piyasası, dikkat çekici bir soğuma sürecine girdiğine dair güçlü işaretler veriyor. Danışmanlık firması Challenger, Gray & Christmas tarafından yayımlanan son rapor, işten çıkarmaların son dört yılın zirvesine çıktığını ve şirketlerin yeni personel alımı konusunda ciddi ölçüde frene bastığını ortaya koydu.
İşten Çıkarmalarda Yıllık Rekor Artış Rapora göre, ABD merkezli işverenlerin bu yılın ilk 11 ayında duyurduğu toplam işten çıkarma sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 54'lük çarpıcı bir artışla 1 milyon 170 bin 821 kişiye ulaştı. Bu rakam, 2020 yılından bu yana kaydedilen en yüksek seviye olarak kayıtlara geçti ve işgücü piyasasındaki baskının boyutunu gözler önüne serdi. Kasım ayına özel olarak bakıldığında ise işten çıkarma sayısı, yıllık bazda yüzde 24 artarak 71 bin 321'e yükseldi. Her ne kadar bir önceki aya kıyasla yüzde 53'lük bir düşüş gözlemlense de, bu durum yıllık bazdaki genel yükseliş trendinin devam ettiğini ve şirketlerin maliyet optimizasyonu ve gelecekteki belirsizliklere karşı pozisyon aldığını gösteriyor.
İşe Alım Planlarında Endişe Verici Daralma İşten çıkarmaların yanı sıra, işe alım tarafındaki zayıflık da piyasaları endişelendiriyor. Kasım ayı itibarıyla ABD'li işverenlerin yeni işe almayı planladığı kişi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35 gibi keskin bir düşüşle 497 bin 151 olarak kaydedildi. Bu veri, şirketlerin sadece mevcut işgücünü azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda gelecekteki büyüme ve genişleme beklentilerini de aşağı yönlü revize ettiğine işaret ediyor.
Küresel Ekonomi ve Fed İçin Anlamı ABD işgücü piyasasındaki bu gelişmeler, ekonominin genel sağlığına dair önemli ipuçları sunuyor. Güçlü bir işgücü piyasası, tüketici harcamalarını destekleyerek ekonomik büyümeyi körüklerken, bu türden bir zayıflama resesyon riskini artırabilir. Federal Rezerv'in (Fed) faiz artırımlarının etkileriyle birlikte, 'yumuşak iniş' senaryosunun giderek daha zorlaştığına dair yorumlar güçleniyor.
Ekonomistler, işgücü piyasasındaki bu soğumanın, Fed'in enflasyonla mücadelesinde aradığı dengeleyici etkiyi yaratabileceğini ancak aynı zamanda ekonomik büyüme üzerinde de baskı oluşturacağını belirtiyor. Bu durum, Fed'in gelecekteki faiz kararlarında daha güvercin bir duruş sergileme ihtimalini artırabilir.
Bu veriler, küresel piyasalar ve özellikle ABD ekonomisine bağımlı olan ülkeler için de yakından takip edilmesi gereken bir gelişme. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için ABD ekonomisindeki yavaşlama, küresel talebi ve finansal akışları olumsuz etkileyebilecek bir faktör olarak öne çıkıyor.
Makroekonomik Gösterge: İşten çıkarmalar ve işe alım planlarındaki değişimler, ekonomik aktivitenin yönünü gösteren kritik göstergelerdir. Fed Politikası: İşgücü piyasasındaki bu zayıflama, Fed'in faiz artırımlarına son verme ve hatta faiz indirimlerine başlama baskısını artırabilir. Tüketici Güveni: İş güvencesizliği, tüketici harcamalarını olumsuz etkileyerek ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir.





