ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, küresel ekonomik görünümde belirsizliklerin sürdüğü bir dönemde, Amerikan ekonomisinin geleceğine dair net ve iyimser bir tablo çizdi. Bakan Bessent, 2026 yılında Birleşik Devletler'de bir resesyon olasılığını reddederek, ekonominin sağlam temeller üzerinde büyümeye devam edeceği sinyalini verdi. Bu açıklama, dünya piyasalarında yakından takip edilen ABD ekonomisinin rotasına dair önemli bir perspektif sunuyor. "Hayır, 2026 konusunda çok iyimserim." diyen Bessent, bu iyimserliğini özellikle yaz aylarında Cumhuriyetçilerin hayata geçirdiği vergi indirimlerinin henüz tam etkilerini göstermemiş olmasına bağladı. Bu durumun, önümüzdeki bahar aylarında Amerikalılara önemli vergi iadeleri sağlayacağını ve maaş kesintilerini ayarladıklarında gelirlerinde belirgin bir artış yaşanacağını öngörüyor. Bu beklenen gelir artışı, tüketici harcamalarına ivme kazandırarak ekonomik büyümeyi destekleyici bir faktör olarak öne çıkıyor. Bessent'in İyimserliğinin Arka Planı: Vergi İndirimleri ve Tüketici Harcamaları Bakan Bessent'in açıklamaları, ABD ekonomisinin dayanıklılığına ve tüketici tabanlı büyüme potansiyeline olan inancını yansıtıyor. Vergi indirimlerinin gecikmeli etkisi, 2026'nın ilk çeyreğinde önemli bir ekonomik doping yaratabilir. Bu, hanehalkının elindeki harcanabilir geliri artırarak perakende satışlardan hizmet sektörüne kadar geniş bir yelpazede aktiviteyi canlandırabilir. Tarihsel olarak, vergi indirimleri kısa vadede tüketici güvenini ve harcamalarını artırma eğilimindedir, ancak uzun vadeli etkileri ve bütçe üzerindeki baskıları da dikkate alınmalıdır.
Tüketici Güveni: Vergi iadeleri ve maaş artışları, tüketici güvenini yükselterek harcama eğilimini güçlendirebilir.
Perakende Sektörü: Özellikle bahar aylarında, büyük vergi iadeleri perakende satışlarda gözle görülür bir artışa yol açabilir.
Hizmet Sektörü: Artan gelir, seyahat, eğlence ve diğer hizmet harcamalarını tetikleyebilir.
Enflasyonsuz Büyüme Paradigması ve Piyasalar Üzerindeki Etkileri Bessent'in vurguladığı bir diğer kritik nokta ise, ABD ekonomisinin "enflasyona yol açmayan çok güçlü bir büyüme" için zemini hazırlamış olmasıdır. Bu ifade, Federal Rezerv'in para politikası kararları açısından büyük önem taşıyor. Eğer büyüme enflasyonist baskılar yaratmadan sürdürülebilirse, Fed'in faiz artırımı döngüsünü sonlandırdığına dair beklentiler güçlenebilir, hatta olası faiz indirimleri için alan açılabilir. Bu senaryo:
Tahvil Piyasaları: Faiz indirim beklentileri tahvil getirilerini aşağı çekebilir.
Hisse Senedi Piyasaları: Düşük faiz ortamı ve güçlü büyüme beklentisi, şirket karlılıklarını destekleyerek hisse senedi piyasalarına olumlu yansıyabilir.
Doların Seyri: ABD ekonomisinin güçlü performansı, küresel risk iştahını artırırken, Dolar'ın diğer para birimleri karşısındaki seyrini de etkileyebilir.
Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için ise ABD'deki bu "yumuşak iniş" senaryosu, küresel sermaye akışları ve ticaret dinamikleri açısından olumlu sinyaller taşıyabilir. Ancak güçlü Dolar'ın ithalat maliyetleri üzerindeki potansiyel etkisi de göz ardı edilmemelidir. Gelecek Dönem Beklentileri ve Risk Faktörleri Bessent'in iyimser açıklamaları, piyasalar için moral verici olsa da, küresel ekonomideki belirsizlikler ve potansiyel risk faktörleri göz ardı edilmemelidir. Jeopolitik gerilimler, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar veya beklenmedik arz şokları, enflasyonist baskıları yeniden tetikleyebilir. Ayrıca, vergi indirimlerinin beklenen etkiyi yaratmaması veya tüketici harcamalarının farklı yönlere kayması gibi iç riskler de mevcuttur. Uzmanlar, 2026 yılı boyunca ABD ekonomisinin performansını ve Hazine Bakanı'nın bu öngörülerinin ne ölçüde gerçekleşeceğini yakından izlemeye devam edecektir.





