Ekim ayında yurt dışı üretici fiyat endeksinde (Yurt Dışı ÜFE) gözlemlenen aylık artış, %0,90 ile yılın en düşük seviyesine gerileyerek Türkiye ekonomisi için enflasyonla mücadelede dikkat çekici bir gelişme olarak öne çıktı. Bu veri, ithal girdi maliyetleri üzerindeki baskının bir miktar hafiflediğine dair ilk sinyalleri verirken, özellikle küresel enerji fiyatlarındaki düşüşün bu yavaşlamada kilit rol oynadığı görülüyor. Enerji Fiyatları Fren Görevi Gördü Yurt Dışı ÜFE'deki aylık artışın beklentilerin altında kalmasında en büyük etken, enerji sektöründeki fiyat azalışı oldu. Ekim ayında enerji fiyatları, bir önceki aya göre %3,50 oranında gerileyerek genel endeksin yavaşlamasına önemli katkı sağladı. Bu durum, küresel emtia piyasalarındaki sakinleşmenin ve petrol/doğalgaz fiyatlarındaki düşüş eğiliminin Türkiye'nin ithal girdi maliyetlerine olumlu yansıdığını gösteriyor. Ancak, enerji dışındaki ana sanayi gruplarında artışlar devam etti. Ara mallarında %1,12, dayanıklı tüketim mallarında %2,82 ve dayanıksız tüketim mallarında %1,95 aylık artışlar kaydedilirken, sermaye mallarındaki artış %0,07 ile sınırlı kaldı. Bu tablo, enerji dışındaki sektörlerde maliyet baskısının tam anlamıyla ortadan kalkmadığını ortaya koyuyor. Yıllık Enflasyon Baskısı Süreklilik Arz Ediyor Aylık bazdaki yavaşlama sevindirici olsa da, yurt dışı ÜFE'nin yıllık değişim oranları enflasyonun kalıcı bir sorun olmaya devam ettiğini gösteriyor. Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %28,75 ve bir önceki yılın Aralık ayına göre %28,69'luk artışlar, geçmiş dönemdeki yüksek fiyat artışlarının kümülatif etkisini gözler önüne seriyor. On iki aylık ortalamalara göre artış ise %25,13 seviyesinde gerçekleşti.
Uzmanlar, aylık bazdaki yavaşlamanın olumlu bir sinyal olduğunu belirtirken, yıllık oranların hala yüksek seyretmesinin, enflasyonla mücadelede temkinli olunması gerektiğini vurguluyor. Özellikle küresel ekonomik belirsizlikler ve jeopolitik riskler, emtia fiyatlarında yeniden yukarı yönlü hareketlenmelere neden olabilir.
Sektörel Görünüm ve Gelecek Beklentileri Sanayinin iki ana sektörü olan madencilik ve taş ocakçılığı ile imalat sanayii de farklı dinamikler sergiledi. Aylık bazda madencilik ve taş ocakçılığında %4,74 gibi yüksek bir artış gözlenirken, imalat sanayiinde artış %0,83 ile genel ortalamanın altında kaldı. Yıllık bazda ise madencilik ve taş ocakçılığı %32,78, imalat sanayii ise %28,68 artış kaydetti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimlerine bakıldığında ise dayanıklı tüketim mallarında %35,80 ve dayanıksız tüketim mallarında %36,17 gibi yüksek artışlar dikkat çekiyor. Bu durum, nihai tüketiciye ulaşan ürünlerdeki maliyet baskısının devam ettiğini ve bu durumun tüketici enflasyonuna yansıma potansiyelini koruduğunu gösteriyor. Yurt Dışı ÜFE'deki bu yavaşlama, Türkiye'nin dış ticaret dengesi ve cari açık üzerinde de potansiyel olumlu etkiler yaratabilir. İthal girdi maliyetlerindeki düşüş, üretim maliyetlerini aşağı çekerek ihracatın rekabetçiliğini artırabilir ve enflasyon beklentilerini bir nebze olsun yumuşatabilir. Ancak, bu olumlu tablonun sürdürülebilirliği, küresel emtia fiyatlarının seyrine ve yurt içi talep dinamiklerine bağlı olacaktır. Özetle, Ekim ayı Yurt Dışı ÜFE verileri, enflasyonla mücadelede küçük ama anlamlı bir nefes alma alanı sunuyor. Ancak, yıllık bazdaki yüksek oranlar ve enerji dışındaki sektörlerdeki maliyet artışları, makroekonomik politikaların sıkı duruşunu sürdürmesi gerektiğinin altını çiziyor.





