Küresel ekonomi, yeni bir dönemeçte. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol'un çarpıcı tespitiyle, dünya artık “elektrik çağı”na girmiş durumda. Bu tanım, sadece bir gözlemden ibaret değil; aynı zamanda enerji altyapıları ve planlaması için ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Zira, elektriğe olan bağımlılık her geçen gün artarken, bu bağımlılığın getirdiği riskler ve planlama hatalarının maliyeti de katlanarak yükseliyor.Birol'un bu uyarısının en somut örneklerinden biri, son yılların parlayan yıldızı yapay zeka (AI) yatırımlarında gizli. Yapay zeka, genellikle teknolojik bir devrim olarak algılansa da, aslında devasa bir enerji tüketim makinesidir. Bu teknolojinin arkasındaki gerçek maliyet, doğrudan elektrik faturalarına yansıyor.Yapay Zeka'nın Görünmeyen Enerji FaturasıABD'de OpenAI, Google ve Microsoft gibi öncü teknoloji şirketlerinin veri merkezi yatırımları, yerel elektrik şebekeleri üzerinde daha önce görülmemiş bir baskı yaratmış durumda. Bu devasa merkezler, yapay zeka modellerini eğitmek ve çalıştırmak için muazzam miktarda enerjiye ihtiyaç duyuyor. Bir yapay zeka modelinin eğitimi, binlerce kilowatt-saat elektrik tüketebilirken, bu tüketim, ortalama bir şehrin enerji ihtiyacına denk düşebiliyor. Bu durum, mevcut enerji altyapılarının kapasitesini zorluyor ve yeni yatırımları kaçınılmaz kılıyor.Fatih Birol'un da altını çizdiği gibi: "Dünya, elektriğe hiç olmadığı kadar bağımlı hâle geliyor. Ve bu bağımlılık, planlama hatalarını affetmiyor."Küresel Enerji Altyapısı ve Geopolitik RisklerYapay zeka kaynaklı bu artan elektrik talebi, sadece teknoloji şirketlerinin sorunu olmaktan çıkıp, ulusal enerji politikalarının merkezine yerleşiyor. Elektrik şebekelerinin güçlendirilmesi, yeni enerji üretim kapasitelerinin oluşturulması ve enerji depolama çözümlerinin geliştirilmesi, acil yatırım alanları olarak öne çıkıyor. Bu yatırımların gecikmesi veya yetersiz kalması, enerji kesintileri, maliyet artışları ve ekonomik büyümenin yavaşlaması gibi ciddi sonuçlar doğurabilir.Öte yandan, enerji kaynaklarına erişim ve tedarik zinciri güvenliği, jeopolitik denklemin kritik bir parçası haline geliyor. Enerji bağımlılığının artması, ülkeler arasındaki rekabeti ve gerilimleri tırmandırabilir. Özellikle yenilenebilir enerji teknolojileri ve kritik minerallerin tedarikinde yaşanabilecek aksaklıklar, küresel ekonomiyi derinden etkileyebilir.Türkiye İçin Çıkarımlar ve Stratejik ÖnceliklerTürkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için bu küresel trendler, stratejik önceliklerin yeniden belirlenmesini gerektiriyor. Ülkemizin enerji bağımsızlığını artırma çabaları, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlarla desteklenmelidir. Özellikle rüzgar, güneş ve nükleer enerji gibi düşük karbonlu üretim kapasitelerinin hızla artırılması, hem iklim hedeflerine ulaşmak hem de yapay zeka gibi geleceğin teknolojilerinin enerji talebini karşılamak adına hayati önem taşıyor.Enerji Altyapı Yatırımları: Elektrik iletim ve dağıtım şebekelerinin modernizasyonu ve kapasite artırımı.Yenilenebilir Enerjiye Odaklanma: Güneş ve rüzgar enerjisi potansiyelinin tam kapasiteyle kullanılması.Enerji Verimliliği: Sanayide ve konutlarda enerji verimliliği uygulamalarının yaygınlaştırılması.Stratejik Planlama: Yapay zeka ve dijitalleşmenin enerji talebi üzerindeki uzun vadeli etkilerinin analiz edilmesi ve proaktif politikalar geliştirilmesi.Sonuç olarak, 2026'ya giden süreçte enerji, yapay zeka ve jeopolitik arasındaki karmaşık etkileşim, dünya ekonomisinin en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam edecek. Bu yeni “elektrik çağı”nın zorluklarını aşmak, ancak kapsamlı ve stratejik bir enerji planlamasıyla mümkün olacaktır. Aksi takdirde, teknolojik ilerlemelerin getirdiği faydalar, enerji darboğazlarının gölgesinde kalabilir.
Ekonomi
Yapay Zeka'nın Elektrik Yükü: Yeni Enerji Çağının Ekonomik Sınavı
Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol'un "elektrik çağı" tanımı, yapay zeka yatırımlarının enerji maliyetini gözler önüne seriyor. OpenAI, Google gibi teknoloji devlerinin veri merkezleri, ABD elektrik şebekelerini zorluyor. Bu durum, küresel enerji planlamasının kritik önemini vurgularken, geleceğin ekonomik dengelerini ve enerji altyapılarına yönelik acil yatırım ihtiyacını işaret ediyor. Geopolitik riskler de bu denklemi karmaşıklaştırıyor.
Ahmet Yıldız
•