Türkiye ekonomisinin nabzını tutan kritik göstergelerden biri olan tüketici güven endeksi, Aralık ayında beklenen toparlanmayı gerçekleştiremeyerek düşüşünü sürdürdü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) işbirliğiyle hazırlanan verilere göre, endeks Kasım ayındaki 85,0 seviyesinden yüzde 1,8 oranında azalarak 83,5'e geriledi. Bu düşüş, hanehalkının hem mevcut hem de gelecek dönem ekonomik beklentilerinde artan bir karamsarlığa işaret ediyor.Rakamlar Ne Anlatıyor?Aralık ayı verileri, tüketicilerin ekonomik geleceğe dair endişelerinin derinleştiğini açıkça gösteriyor. Endeksin alt kalemlerinde yaşanan düşüşler, bu karamsarlığın farklı boyutlarını ortaya koyuyor:Mevcut Dönemde Hanenin Maddi Durumu Endeksi: 69,6'dan 67,9'a gerileyerek hanehalkının mevcut finansal koşullarını daha kötü algıladığını gösterdi.Gelecek 12 Aylık Dönemde Hanenin Maddi Durum Beklentisi Endeksi: 85,7'den 85,2'ye indi. Bu, tüketicilerin kısa vadede kendi mali durumlarında belirgin bir iyileşme beklemediğini ortaya koyuyor.Gelecek 12 Aylık Dönemde Genel Ekonomik Durum Beklentisi Endeksi: 79,6'dan 78,2'ye düşerek, makroekonomik görünümdeki genel karamsarlığı pekiştirdi.Gelecek 12 Aylık Dönemde Dayanıklı Tüketim Mallarına Harcama Yapma Düşüncesi Endeksi: 105,0'ten 102,6'ya geriledi. Bu, özellikle enflasyonist ortamda ertelenen veya kısılan harcamaların devam edeceğine dair bir sinyal olarak yorumlanabilir.Güven Neden Azalıyor?Tüketici güvenindeki bu gerilemenin ardında yatan temel faktörler arasında, özellikle yüksek enflasyonun alım gücü üzerindeki baskısı ve sıkılaşan para politikalarının ekonomik aktivite üzerindeki etkileri öne çıkıyor. Faiz oranlarındaki artışlar, kredi maliyetlerini yükselterek hanehalkının borçlanma ve harcama iştahını azaltıyor. Ayrıca, küresel ve yerel ekonomik belirsizlikler, işsizlik endişeleri ve gelir yetersizliği algısı da tüketicilerin geleceğe daha temkinli bakmasına neden oluyor."Aralık ayı tüketici güven endeksi, enflasyonla mücadele sürecinin hanehalkı üzerindeki yükünü ve ekonomik beklentilerdeki kırılganlığı net bir şekilde ortaya koyuyor. Tüketiciler, mevcut ekonomik koşullarda iyileşme sinyalleri görmedikçe harcama kararlarını ertelemeye devam edecektir." diyen ekonomistler, bu durumun 2025'in ilk çeyreğindeki büyüme dinamikleri üzerinde baskı oluşturabileceği uyarısında bulunuyor.Özellikle dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcama eğilimindeki düşüş, perakende sektörü ve ilgili üretim kolları için dikkat çekici bir gösterge. Tüketicilerin büyük harcamalarını erteleme kararı, iç talebin zayıflayarak ekonomik büyümeyi yavaşlatma potansiyeli taşıyor.Ekonomiye Yansımaları Neler Olacak?Tüketici güvenindeki düşüş, Türkiye ekonomisi için birkaç önemli anlama geliyor. Öncelikle, iç talebin zayıflaması, şirketlerin satış hacimlerini ve kârlılıklarını olumsuz etkileyebilir. Bu durum, özellikle perakende, otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlerde yavaşlamaya yol açabilir. İkinci olarak, ekonomik büyüme üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturabilir. Tüketimin, GSYH'nin önemli bir bileşeni olduğu düşünüldüğünde, güven eksikliği genel ekonomik performansı doğrudan etkiler.Öte yandan, bu durum enflasyonla mücadele eden Merkez Bankası'nın işini bir ölçüde kolaylaştırabilir. Tüketim harcamalarındaki yavaşlama, toplam talebi düşürerek enflasyonist baskıların hafiflemesine katkıda bulunabilir. Ancak bu, aynı zamanda ekonomik aktivitede istenmeyen bir daralmaya da yol açabilir. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin, tüketici güvenini yeniden tesis edecek, enflasyonla mücadeleyi sürdürürken ekonomik büyümeyi destekleyecek politikalar geliştirmesi kritik önem taşıyor.
Ekonomi
Tüketici Güveni Aralık'ta Neden Geriledi? Ekonomik Beklentilerde Alarm
Türkiye'de tüketici güven endeksi Aralık ayında düşüşle 83,5 seviyesine geriledi. Hanehalkının mevcut ve gelecek maddi durum beklentileri ile genel ekonomik görünümdeki karamsarlık, dayanıklı tüketim harcamaları düşüncesini de olumsuz etkiledi. Bu düşüş, enflasyonist baskılar ve ekonomik belirsizliklerin tüketici davranışları üzerindeki derin etkisini gözler önüne seriyor ve 2025 yılına dair ekonomik aktiviteye yönelik endişeleri artırıyor.
Ahmet Yıldız
•