Trump'tan Fed'e Faiz Baskısı: Piyasa İyi Gidiyorsa İnmeli!
ABD'de açıklanan güçlü ekonomik büyüme verilerine rağmen, eski Başkan Donald Trump, Fed'e yönelik faiz indirimi çağrılarını sertleştirdi. Piyasa iyi giderken faizlerin düşürülmesi gerektiğini savunan Trump, merkez bankasının enflasyon endişesiyle ekonomiyi yavaşlatmasını eleştirdi. Bu çıkış, Fed'in bağımsızlığı ve gelecekteki para politikası yönüne dair tartışmaları alevlendirirken, tüketici güvenindeki düşüş ise ekonomik görünümdeki belirsizlikleri artırıyor.
Zeynep Kaya
•
ABD'de dün açıklanan üçüncü çeyrek büyüme verileri güçlü bir ekonomik tablo çizerken, eski Başkan Donald Trump'tan ABD Merkez Bankası (Fed)'na yönelik sert faiz indirimi çağrıları geldi. Trump, piyasaların olumlu seyretmesi durumunda Fed'in faiz oranlarını düşürmesi gerektiğini vurgularken, merkez bankasının enflasyonla mücadele bahanesiyle ekonomiyi yavaşlatmasını eleştirdi. Bu çıkış, Fed'in para politikası bağımsızlığı ve siyasi baskılar arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gündeme taşıdı.
Trump'tan Fed'e Doğrudan Mesaj: 'Piyasayı Mahvetme!'
Salı günü sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Donald Trump, yeni bir Fed başkanı ataması halinde beklentisinin net olduğunu belirtti: “Yeni Fed başkanımın, piyasa iyi gidiyorsa faiz oranlarını düşürmesini istiyorum, hiçbir sebep yokken piyasayı mahvetmesini değil.” Bu sözler, Trump'ın Fed'in bağımsızlığına yönelik geçmişteki müdahaleci tutumunun devam ettiğini gösteriyor. Trump, ayrıca kendi görüşlerine katılmayan bir ismin asla Fed başkanı olamayacağının altını çizerek, merkez bankasının siyasi iradeye tabi olması gerektiği yönündeki ısrarını yineledi.
Trump'ın açıklamaları, piyasaların iyi haberlere eskiden yükselirken, günümüzde potansiyel enflasyon endişesiyle faiz artırımı beklentisiyle düşmesini eleştiren bir bakış açısı sunuyor. Bu durum, merkez bankalarının geleneksel enflasyon hedeflemesi politikaları ile ekonomik büyüme ve piyasa istikrarı arasındaki karmaşık ilişkiyi tartışmaya açıyor.
Ekonomik Veriler ve Çelişkili Sinyaller
Trump'ın bu çıkışı, ABD ekonomisinin üçüncü çeyrekte son iki yılın en hızlı büyümesini kaydettiği verilerin hemen ardından geldi. Yıllıklandırılmış gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH), bir önceki çeyreğe göre %4,3 oranında artış göstererek, hem piyasa beklentilerini (%3,3) hem de ilk okumayı (%3,8) geride bıraktı. Bu güçlü büyüme, özellikle tüketici harcamalarının devamlılığı ve Trump dönemindeki yüksek gümrük vergilerinin geri çekilmesiyle ekonominin yıl ortasına kadar ivmesini koruduğunu gösteriyor.
Ancak ekonomik görünümdeki tüm sinyaller olumlu değil. Salı günü açıklanan verilere göre, ABD tüketici güveni Aralık ayında üst üste beşinci ayda gerileyerek 2008'den bu yana en uzun düşüş serisine imza attı. Bu durum, enflasyon, gümrük vergileri ve siyasi belirsizliklerle ilgili endişelerin hanehalkı nezdinde devam ettiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Güçlü büyüme rakamlarına rağmen tüketici tarafındaki bu karamsarlık, ekonominin geleceği hakkında soru işaretleri yaratıyor.
Fed'in Gelecek Projeksiyonları ve Enflasyon Hedefi Tartışması
Fed Başkanı Jerome Powell ve politika yapıcıların son tahminleri, destekleyici maliye politikası, yapay zeka veri merkezlerine yapılan harcamalar ve hanehalkı tüketiminin devam etmesi gibi faktörlerle gelecek yıl daha hızlı bir büyüme öngörüyor. Merkez bankası, bu yılın sonunda üç kez üst üste faiz indirimi yapılmasına rağmen, 2026 yılında sadece bir kez faiz indirimi yapılacağını tahmin ediyor. Bu durum, Fed'in enflasyonla mücadeledeki kararlılığını ve temkinli yaklaşımını sürdüreceğine işaret ediyor.
Öte yandan, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent'in enflasyonu sürdürülebilir bir şekilde %2'lik hedef seviyeye düşürdükten sonra Fed'in bu hedefi gözden geçirebileceği yönündeki açıklamaları dikkat çekiyor. Bessent, hedefe ulaşıldığında yeni bir aralık hakkında tartışılabileceğini belirtirken, bu durum Fed'in uzun süredir savunduğu %2 enflasyon hedefinin esnekliğine dair önemli bir tartışma başlatabilir. Böyle bir değişiklik, merkez bankasının para politikası çerçevesinde önemli bir revizyon anlamına gelebilir ve piyasalar üzerinde geniş etkiler yaratabilir.
Değerlendirme: Siyasi Baskı Altında Bir Merkez Bankası
Merkez Bankası Bağımsızlığı: Trump'ın doğrudan faiz indirimi çağrıları, Fed'in siyasi baskılara karşı bağımsızlığını koruma mücadelesini yeniden ön plana çıkarıyor.
Ekonomik Çelişkiler: Güçlü büyüme verileri ile düşen tüketici güveni arasındaki makas, ekonominin kırılganlığını ve gelecekteki olası yavaşlama risklerini işaret ediyor.
Para Politikası Belirsizliği: Fed'in temkinli duruşu ve Hazine Bakanı'nın enflasyon hedefi tartışması, gelecek dönem para politikası yönüne dair belirsizlikleri artırıyor.
Bu gelişmeler, küresel piyasalar için önemli bir izleme alanı oluşturuyor. ABD ekonomisinin seyri, Fed'in kararları ve siyasi müdahalelerin boyutu, sadece Amerikan piyasalarını değil, Türkiye dahil tüm dünya ekonomilerini etkileyecek potansiyele sahip. Yatırımcılar, Fed'in gelecek açıklamalarını ve siyasi arenadaki gelişmeleri yakından takip etmeye devam edecek.