Eski ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan siyaset sahnesindeki etkisini sürdürürken, 2026 ara seçimlerine yönelik stratejisinin ana hatlarını çizdi. Trump'a göre, bu seçimlerin kaderini belirleyecek temel faktör, "fiyatlandırma" yani yaşam maliyetleri ve enflasyon olacak. Bu iddia, son dönemde açıklanan ve ABD ekonomisinin beklenenin üzerinde bir performans sergilediğini gösteren verilerin ışığında, siyasi söylemin ekonomik gerçeklerle nasıl harmanlandığına dair önemli ipuçları sunuyor. Trump'ın Ekonomi Kartı ve Verilerin Dili Donald Trump, mevcut yönetimin ekonomik politikalarını eleştirirken, kendi potansiyel döneminde fiyatların düşüş eğilimine gireceğini savunuyor. Özellikle enerji ve benzin fiyatlarındaki gerilemeyi örnek gösteren Trump, selefi Joe Biden döneminde yükselen fiyatların kendi yönetimiyle birlikte düşüşe geçtiği tezini işliyor. Bu söylem, son haftalarda yayımlanan ve enflasyonun yavaşladığını, ekonominin ise genel beklentilerin üzerinde bir büyüme kaydettiğini gösteren makroekonomik verilerle kısmen örtüşüyor. "Bence, (ara seçimler) ülkemizin başarısıyla ilgili olacak. Fiyatlandırmayla ilgili olacak. Çünkü bize yüksek fiyatlar verdiler, biz ise onları düşürüyoruz. Enerji fiyatları ciddi şekilde geriledi, benzin fiyatları da çok düştü." Ancak bu veriler, ortalama bir Amerikalı seçmenin günlük yaşamındaki algısıyla her zaman tam olarak örtüşmeyebilir. Ekonomi genelinde iyileşme işaretleri görülse de, hane halkı bütçeleri üzerindeki baskı devam ediyor. Seçmen Algısı ve Enflasyonun Gölgesi Trump'ın "fiyatlar düşüyor" mesajı, kamuoyu anketleriyle karşılaştırıldığında ilginç bir tablo ortaya koyuyor. Kasım ayında Public First tarafından Politico için yapılan bir ankete göre, katılımcıların yaklaşık yarısı, gıda, faturalar, sağlık hizmetleri, konut ve ulaşım gibi temel yaşam masraflarını karşılamakta zorlandığını belirtiyor. Bu durum, makroekonomik göstergelerdeki iyileşmenin henüz tabana yayılmadığını veya seçmen nezdinde yeterince hissedilmediğini gösteriyor. Bu algı farkı, 2026 ara seçimleri için kilit bir faktör olabilir. Siyasi liderlerin ekonomik başarı iddiaları ile seçmenlerin cüzdanlarındaki gerçeklik arasındaki uçurum, seçim sonuçlarını doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor. Trump'ın bu konuya odaklanması, seçmenlerin en hassas olduğu noktalardan birine parmak bastığını gösteriyor. Hükümet Kapanması Riski ve Kongre'deki Çekişmeler Ekonomik söylemlerin yanı sıra, Trump Kongre'deki işleyişe dair de önemli bir çağrıda bulundu. Ocak 2026 sonunda tekrar gündeme gelebileceği belirtilen hükümet kapanması riskine değinen eski başkan, bu tür krizlerin önüne geçmek için "filibuster" uygulamasının sona erdirilmesi gerektiğini yineledi. Filibuster, ABD Senatosu'nda bir yasa tasarısının oylanmasını engellemek amacıyla süresiz konuşma hakkını ifade eder ve genellikle yasama süreçlerini yavaşlatan bir araç olarak görülür. Trump, bu uygulamanın Cumhuriyetçi Parti'ye zarar verdiğini ve seçmen kimliği düzenlemeleri gibi diğer önemli önceliklerin önünü tıkadığını belirtiyor. Bu çağrı, sadece ekonomik politikalar değil, aynı zamanda yasama süreçlerinin kendisinin de gelecek dönemdeki siyasi tartışmaların merkezinde yer alacağını gösteriyor. Kongre'deki bu tür yapısal değişiklik talepleri, ABD siyasetinin derinlemesine kutuplaşmış yapısını ve gelecekteki yasama faaliyetlerinin nasıl şekillenebileceğini ortaya koyuyor. Özetle, Donald Trump'ın 2026 ara seçimlerine yönelik stratejisi, ekonomik "fiyatlandırma" üzerinden şekilleniyor. Makroekonomik verilerdeki kısmi iyileşmeye rağmen, halkın yaşam maliyetleri konusundaki endişeleri devam ediyor. Bu durum, siyasetçilerin ekonomik söylemlerini oluştururken, verilerin yanı sıra halkın günlük deneyimlerini de göz önünde bulundurması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Ayrıca, Kongre'deki yasama engellerine yönelik eleştirileri, ABD siyasetinin sadece ekonomik değil, yapısal reform tartışmalarıyla da dolu bir döneme girdiğini işaret ediyor.
Gündem
Trump'tan 2026 Seçim Stratejisi: Enflasyon ve Ekonomi Kartı
Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2026 ara seçimlerinin ana gündeminin "fiyatlandırma" olacağını iddia etti. Biden yönetiminden devraldığı ekonomik sorunları çözdüğünü savunan Trump, enflasyonun yavaşlaması ve ekonominin beklentilerin üzerinde performans göstermesiyle bu mesajın seçmen nezdinde karşılık bulacağına inanıyor. Ancak halkın önemli bir kesimi hala yaşam maliyeti sorunlarıyla boğuşuyor, bu da Trump'ın söylemi ile seçmen algısı arasında bir uçurum olduğunu gösteriyor.
Mehmet Aydın
•