ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Beyaz Saray'da basına kapalı kritik bir görüşme gerçekleştirdi. Bu tarihi buluşma, 2025 yılının en dikkat çekici diplomatik adımlarından biri olarak kayıtlara geçerken, on yılı aşkın süredir devam eden izolasyonun ardından bir Suriye liderinin ilk kez Beyaz Saray'a adım atmasıyla bölgesel ve küresel dengeler açısından büyük önem taşıyor. Görüşmenin ana gündem maddeleri arasında, Suriye'ye uygulanan ekonomik yaptırımların geleceği ve Ortadoğu'daki bölgesel meseleler yer aldı.
Yaptırımların Gölgesinde Ekonomik Potansiyel Suriye, yıllardır süren çatışmalar ve uluslararası yaptırımlar nedeniyle derin bir ekonomik krizle boğuşuyor. Ülke ekonomisi, altyapı tahribatı, ticaret kısıtlamaları ve finansal izolasyon nedeniyle büyük ölçüde daralmış durumda. Bu zirvede yaptırımların kaldırılması olasılığının konuşulması, Suriye'nin yeniden inşası ve bölgesel ticaret yollarının canlanması adına önemli bir potansiyel barındırıyor. Uzmanlar, yaptırımların esnetilmesi veya tamamen kaldırılması durumunda, milyarlarca dolarlık bir yeniden yapılanma sürecinin başlayabileceğini ve bu durumun bölge ekonomisine ciddi bir ivme kazandırabileceğini belirtiyor.
Ekonomi editörleri, "Suriye'nin yeniden entegrasyonu, sadece insani bir gereklilik değil, aynı zamanda Ortadoğu'nun ekonomik istikrarı için de kritik bir adımdır. Yaptırımların hafifletilmesi, enerji koridorlarından tarıma, birçok sektörde yeni fırsatlar yaratabilir." değerlendirmesinde bulunuyor.
Özellikle enerji kaynakları ve ticaret rotaları üzerindeki etkisi, küresel piyasalar için de belirleyici olabilir. Suriye'nin potansiyel enerji geçiş güzergahı olması, bölgesel enerji güvenliği ve fiyatlandırmasında yüzde 5-10'luk bir dalgalanma potansiyeli taşıyor.
Bölgesel Dinamikler ve Türkiye'ye Yansımaları ABD-Suriye ilişkilerindeki bu potansiyel normalleşme, Türkiye için de önemli ekonomik ve jeopolitik sonuçlar doğurabilir. Türkiye, Suriye krizi boyunca en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Yaptırımların kalkması ve Suriye'de istikrarın sağlanması, mülteci geri dönüşleri konusunda yeni bir umut ışığı yakabilir ve bu durum Türkiye ekonomisi üzerindeki yükü hafifletebilir. Ayrıca, iki ülke arasındaki eski ticaret yollarının yeniden açılması, Türk şirketleri için yeni ihracat ve yatırım fırsatları sunabilir.
Ticaret Hacmi: Suriye ile normalleşme, Türkiye'nin güney sınır ticaretini canlandırabilir. Mülteci Sorunu: İstikrar, mülteci geri dönüşlerini hızlandırarak Türkiye'nin demografik ve ekonomik yükünü azaltabilir. Enerji Güvenliği: Bölgesel enerji projelerinde yeni işbirlikleri veya rekabet alanları doğurabilir. Jeopolitik Konum: Türkiye'nin bölgedeki diplomatik rolünü yeniden şekillendirebilir.
Küresel Piyasalar ve Gelecek Beklentileri Bu zirve, küresel piyasalarda özellikle enerji ve emtia fiyatları üzerinde anlık bir etki yaratmasa da, uzun vadede Ortadoğu'daki risk primini düşürme potansiyeli taşıyor. Yatırımcılar, bölgedeki siyasi istikrarın artmasıyla birlikte yeni yatırım alanlarına yönelebilir. Ancak, yaptırımların tamamen kaldırılması sürecinin karmaşıklığı ve Suriye'nin iç siyasetindeki belirsizlikler, bu potansiyelin ne kadar hızlı gerçekleşeceğini belirleyecek temel faktörler olacak. Sonuç olarak, Trump ile Şara arasındaki bu tarihi buluşma, sadece diplomatik bir jestten öte, Ortadoğu'nun ekonomik haritasını yeniden çizme potansiyeli taşıyan, derinlemesine analiz edilmesi gereken bir gelişmedir. Önümüzdeki dönemde atılacak adımlar, hem Suriye halkının geleceği hem de bölge ekonomisinin yönü üzerinde belirleyici olacaktır.