TCMB Hamlesi Sonrası Dolar ve Enflasyon İçin Yeni Rota

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın politika faizinde piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleştirdiği 300 baz puanlık sürpriz indirim, ekonomi aktörlerinin gelecek projeksiyonlarını yeniden şekillendirmesine neden oldu. Karar sonrası önde gelen yatırım bankalarından gelen ilk değerlendirmeler, faiz indirim döngüsünün hızlanarak devam edeceği ancak bu adımların enflasyon ve döviz kuru üzerinde baskı yaratacağı endişelerini teyit eder nitelikte.İndirim Patikası Öne Çekildi, Hedef DeğişmediUluslararası yatırım bankası Morgan Stanley, TCMB'nin bu 'ön yüklemeli' hamlesine rağmen %36 olan yıl sonu politika faizi beklentisini korudu. Ancak bu hedefe ulaşma patikasında önemli bir revizyona gitti. Daha önce yılın kalan dört toplantısına yayılan kademeli indirim senaryosu, artık daha agresif bir takvime oturtuldu.Rapora göre, yeni beklenti patikası Eylül'de 300 baz puanlık sert bir indirimle başlayacak, ardından Ekim ve Aralık aylarında 200'er baz puanlık daha ölçülü adımlarla devam edecek. Bu durum, TCMB'nin ekonomik aktiviteyi canlandırmak için elini çabuk tutmak istediği, ancak yıl sonunda belirli bir faiz seviyesinin altına inmekte tereddüt edeceği şeklinde yorumlanıyor.Gevşemenin Faturası: Kur ve Enflasyon Beklentileri YükseldiPara politikasındaki bu agresif gevşemenin yan etkileri, kurumun makroekonomik tahminlerine de yansıdı. Faiz indirimlerinin Türk Lirası üzerindeki değer kaybı baskısını artıracağı ve enflasyonist dinamikleri tetikleyeceği öngörülüyor. Bu çerçevede yapılan revizyonlar dikkat çekici:Yıl Sonu Dolar/TL Tahmini: Önceki 43 TL seviyesinden, son kur hareketleri de dikkate alınarak 45 TL'ye yükseltildi.Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: %29'dan %30'a çıkarılarak, kur geçişkenliği ve gevşek para politikasının enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklerine işaret edildi.Benzer bir görüş Garanti BBVA ekonomistleri tarafından da paylaşıldı. Kurum, yıl sonu için %36'lık faiz tahminini korurken, indirimlerin son çeyrekte yavaşlayacağı beklentisini dile getirdi. Bu durum, piyasadaki genel kanının, TCMB'nin büyüme odaklı adımlarının bir bedeli olacağı ve bu bedelin kur ile enflasyon cephesinde ödeneceği yönünde birleştiğini gösteriyor.