Sermaye Piyasası Kurulu'nun nitelikli yatırımcı tanımlarındaki finansal eşik artışından girişim sermayesi yatırım fonlarını (GSYF) muaf tutma kararı, Türkiye'nin inovasyon ekosistemi için stratejik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Bu düzenleme, erken aşama girişimlerin finansmana erişimini güvence altına alırken, bireysel yatırımcıların ekosisteme katılımını teşvik ediyor ve teknoloji odaklı sektörlerin sürdürülebilir büyümesine zemin hazırlıyor. Uzmanlar, kararın Türkiye'nin küresel girişim sermayesi pazarındaki payını artırma hedefiyle uyumlu, ileri görüşlü bir adım olduğunu vurguluyor.
Fatma Demir
•
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), geçtiğimiz günlerde profesyonel ve nitelikli yatırımcı tanımlarında finansal eşikleri yükselten yeni bir düzenleme açıkladı. Düzenleme kapsamında girişim sermayesi yatırım fonları (GSYF) bu artışın dışında tutuldu ve GSYF’lerde nitelikli yatırımcı alt sınırı 1 milyon TL seviyesinde korundu.
Girişim Sermayesi Fonları Derneği (GİSED) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Kılıç, bu adımı özellikle erken aşama girişimlerin finansmana erişimi açısından önemli bir denge unsuru olarak değerlendiriyor.
Düzenlemenin sermaye piyasalarının olgunlaşması ile girişimcilik ekosisteminin ihtiyaçları arasında hassas bir denge kurduğuna dikkat çeken Kılıç, “SPK’nın yatırımcı tanımlarında finansal eşikleri artırması piyasa yapısının olgunlaşması açısından anlaşılır bir adım. Ancak girişim sermayesi yatırım fonlarının bu artışın dışında tutulması ve nitelikli yatırımcı eşiğinin 1 milyon TL’de korunması, Türkiye’nin yenilikçilik kapasitesi ve girişimcilik ekosistemi için son derece stratejik bir karardır” diyor.
Bu yaklaşımın yatırımcı tabanının daralmasının önünde bir bariyer oluşturduğunu vurgulayan Kılıç, GSYF’lerin en önemli gücünün yalnızca büyük kurumsal yatırımcılarla sınırlı kalmayan yapısı olduğunun altını çiziyor. “Bireysel yatırımcıların da girişimlere ortak olabilmesi, ekosistemin daha geniş bir tabana yayılmasına katkı sunuyor. Daha yüksek eşikler, yatırımcı sayısını azaltarak özellikle erken aşama girişimler için kaynak bulmayı zorlaştırabilirdi. Mevcut yapının korunması hem yatırımcı çeşitliliğini hem ekosistemin sağlıklı büyümesini destekliyor” diye konuşuyor.
Nitelikli yatırımcı eşiğinin mevcut seviyede tutulmasının teknoloji odaklı girişimler açısından da kritik bir alan açtığını ifade eden Kılıç, yapay zeka, fintek, savunma, e-mobilite, agri-tech ve yeşil ekonomi gibi alanlarda faaliyet gösteren girişimlerin ihtiyaç duyduğu finansmana erişimin bu sayede sürdüğüne işaret ediyor.
Girişim sermayesinin büyüklüğü küresel ölçekte yaklaşık 5 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Türkiye’nin bu pazardan daha güçlü bir pay alabilmesi için girişim sermayesi fonlarının ölçeklenmesinin önemli olduğunu hatırlatan Kamil Kılıç, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye ekonomisinin küresel ekonomi içindeki payı dikkate alındığında, girişim sermayesi fonları büyüklüğünün orta vadede en az 50 milyar dolara ulaşması gerekiyor. Biz de sektör olarak uzun zamandır Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması için inovasyon finansmanının kritik önemine dikkat çekiyoruz. Bu nedenle SPK’nın GSYF yatırımcı eşiğini sabit tutma kararını hem girişimcilerimiz hem yatırımcılarımız hem de Türkiye’nin teknoloji vizyonu açısından doğru zamanda alınmış, ileri görüşlü bir düzenleme olarak değerlendiriyoruz. GİSED olarak, girişimcilik ekosisteminin büyümesi, GSYF altyapısının güçlenmesi ve ülkemizin yenilikçilik kapasitesinin artması adına tüm paydaşlarla iş birliği içinde çalışmaya devam edeceğiz.”