Şubat 2022'de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, konvansiyonel askeri gücün zafer için tek başına yeterli olmadığının en net kanıtı olarak tarihe geçti. Savaşın başında, uluslararası düşünce kuruluşlarının raporlarına göre 2,700'ü aşkın tankla sahaya inen Rus ordusunun ezici üstünlüğü beklenirken, savaş alanı bu beklentiyi boşa çıkardı. Geleneksel askeri doktrinler, yerini teknoloji odaklı, asimetrik ve maliyet-etkin stratejilere bırakıyor.Geleneksel Gücün Sınırı: Çelik Duvarlar Nasıl Aşıldı?Savaşın ilk haftalarında Rusya'nın zırhlı birliklerinin hızlı bir zafer getireceği öngörüsü, modern tanksavar sistemleri ve akıllı mühimmatlar karşısında geçerliliğini yitirdi. Milyonlarca dolarlık ana muharebe tankları, çok daha düşük maliyetli ancak yüksek teknolojiye sahip savunma silahları karşısında beklenmedik ölçüde savunmasız kaldı. Bu durum, savunma sanayii planlamacılarının ve askeri stratejistlerin, salt sayısal üstünlüğe dayalı yatırım modellerini sorgulamasına neden oldu. Savaş, pahalı ve hantal platformların, akıllı ve çevik sistemler karşısındaki kırılganlığını gözler önüne serdi.Asimetrik Savaşın Yıldızı: Türk SİHA'larıBu yeni savaş denkleminde en dikkat çekici aktörlerden biri, Türkiye'nin ürettiği Bayraktar TB2 SİHA'ları oldu. Ukrayna savunmasının sembolü haline gelen bu sistemler, savaşın seyrini değiştiren en önemli teknolojik unsurlardan biri olarak öne çıktı. Düşük operasyon maliyeti ve yüksek vuruş gücüyle TB2'ler, kendilerinden katbekat pahalı Rus hava savunma sistemlerini ve zırhlı araçlarını etkisiz hale getirerek asimetrik savaşın ne denli etkili olabileceğini kanıtladı.Bu başarı, NATO yetkililerinin de dikkatini çekti. NATO'nun Yükselen Güvenlik Sınamalarından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı David Van Weel'in de vurguladığı gibi, bu tür yenilikçi platformlar modern harbin geleceğini tanımlıyor.“Modern savaşlarda yapılabilecek yeniliğin gerçekten iyi bir örneği olduklarını düşünüyorum.”Bu sözler, sadece askeri bir takdiri değil, aynı zamanda savunma sanayiinde yaşanan paradigma değişiminin de bir teyididir.Türkiye İçin Stratejik ve Ekonomik FırsatlarUkrayna'daki başarı, Türk savunma sanayii için paha biçilmez bir referans oluşturdu. Bu durumun Türkiye ekonomisi ve jeopolitik konumu üzerindeki etkileri çok yönlüdür:İhracat Potansiyeli: Türk SİHA'larına olan uluslararası talep patlaması, savunma sanayii ihracatında rekor artışları beraberinde getirdi. Bu, Türkiye için önemli bir döviz girdisi ve teknoloji ihracatçısı kimliğini pekiştiren bir unsurdur.Teknolojik Yetkinlik: SİHA'ların başarısı, Türkiye'nin yüksek teknoloji alanındaki Ar-Ge ve üretim kapasitesini kanıtlayarak, ülkeyi bu alanda küresel bir oyuncu konumuna taşıdı.Jeopolitik Nüfuz: Türkiye, geliştirdiği bu kritik teknolojiler sayesinde müttefikleri için vazgeçilmez bir ortak haline gelirken, uluslararası ilişkilerde de önemli bir koz elde etmiştir. Bu durum, Türkiye'nin dış politikasında daha proaktif ve etkili bir rol oynamasına olanak tanımaktadır.Sonuç olarak, Ukrayna sahası, geleceğin savaşlarının ağır sanayi ve kaba kuvvetle değil, akıllı, ağa bağlı ve maliyet-etkin teknolojilerle kazanılacağını göstermiştir. Bu dönüşüm, küresel savunma harcamalarının ve yatırım önceliklerinin yeniden şekilleneceğinin habercisidir. Türkiye ise bu yeni dönemin öncü aktörlerinden biri olarak öne çıkmaktadır.

Dünya
Savunma Doktrinleri Değişiyor: Tankların Yerini Alan Teknoloji
Rusya-Ukrayna savaşı, modern muharebe anlayışını kökten değiştirdi. Ağır ve maliyetli tankların yerini, Türkiye'nin TB2 SİHA'ları gibi düşük maliyetli ve yüksek etkili teknolojiler alıyor. Bu dönüşüm, küresel savunma sanayii harcamalarını ve stratejik dengeleri yeniden şekillendirirken, Türkiye için yeni ekonomik ve jeopolitik fırsatlar doğuruyor.
Selin Öztürk
•
Bu makaleyi paylaş
Instagram:Bu bağlantıyı kopyalayıp Instagram hikayenizde paylaşabilirsiniz!