Küresel enerji piyasaları, jeopolitik gerilimler ve arz-talep dengesindeki çelişkili sinyaller arasında yön arayışını sürdürüyor. Son iki gündür petrol fiyatlarında gözlenen yükseliş eğilimi, yatırımcıların Ukrayna'daki ateşkes ihtimaline yönelik değerlendirmeleri ve küresel arz fazlasının etkileşimiyle korunuyor.
Uluslararası gösterge Brent petrol, önceki seansta kaydettiği yüzde 0,9'luk artışın ardından varil başına 63 doların üzerinde işlem görmeye devam ederken, ABD ham petrolü de 60 dolar civarında seyrediyor. Bu yükseliş, piyasaların iki ana faktörü aynı anda tarttığını gösteriyor.
Jeopolitik Gerilimler ve Müzakerelerin Gölgesinde Petrol Petrol fiyatları üzerindeki en belirgin yukarı yönlü baskı unsurlarından biri, Ukrayna'daki savaşın geleceğine dair belirsizlikler ve diplomatik çabalar. Ukraynalı müzakerecilerin Florida'da yeni bir tur görüşmelere katılacak olması, piyasalarda bir umut ışığı yaksa da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ABD destekli barış planındaki bazı maddeleri 'kabul edilemez' bulduğunu açıklaması, sürecin kırılganlığını ortaya koyuyor.
Piyasalar, olası bir anlaşmanın Rusya'ya uygulanan yaptırımların kaldırılmasına ve küresel petrol arzına daha fazla Rus petrolünün dahil olmasına yol açabileceği beklentisiyle müzakerelerin seyrini dikkatle izliyor. Böyle bir gelişme, arz fazlası endişelerini daha da derinleştirebilir veya jeopolitik risk primini azaltarak fiyatları dengeleyebilir.
Küresel Arz Fazlası ve Fiyat Baskısı Jeopolitik gelişmelerin aksine, küresel petrol piyasasında süregelen arz fazlası, fiyatlar üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturuyor. Bu durum, özellikle büyük üreticilerin fiyatlandırma politikalarına yansıyor:
Suudi Aramco, Asya'ya yönelik Arab Light ham petrolünün Ocak ayı fiyatını 2021'den bu yana görülen en düşük seviyeye indirme kararı aldı. Bu hamle, küresel talep görünümüne ilişkin endişeleri ve pazar payı rekabetini yansıtıyor. Kanada petrolünde ise sert düşüşler yaşanması, bölgesel arz fazlasının ve taşıma kapasitesi sorunlarının bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
Bu gelişmeler, OPEC+ grubunun üretim kısıntılarına rağmen piyasada hala yeterli hatta fazla arz bulunduğuna işaret ediyor. Özellikle küresel ekonomik büyüme beklentilerindeki yavaşlama, petrol talebi üzerinde soru işaretleri yaratırken, arz tarafındaki fazlalık fiyatları baskılamaya devam ediyor.
Piyasalar İçin Anlamı ve Gelecek Beklentiler Petrol piyasalarındaki bu ikili yapı, önümüzdeki dönemde fiyatların seyrine ilişkin belirsizliği artırıyor. Bir yanda Ukrayna'daki diplomatik gelişmelerin getireceği potansiyel yaptırım gevşemeleri ve Rus arzının piyasaya dönüşü ihtimali, diğer yanda ise Suudi Arabistan gibi büyük üreticilerin indirimli fiyat politikaları ve genel küresel arz fazlası bulunuyor.
Bu durum, Türkiye ekonomisi için de önemli anlamlar taşıyor. Türkiye, enerji ithalatına bağımlı bir ülke olarak, petrol fiyatlarındaki her iki yönlü hareketi de yakından takip etmek durumundadır. Fiyatlardaki olası bir düşüş, cari açığa olumlu yansıyabilirken, jeopolitik risklerin tetikleyeceği ani yükselişler enflasyonist baskıları artırabilir. Yatırımcılar ve enerji tüketicileri, hem diplomatik süreçleri hem de büyük üreticilerin arz stratejilerini dikkatle izlemeye devam etmelidir.





