Küresel ekonomi sahnesinde tansiyon yeniden yükselirken, Amerika Birleşik Devletleri'nin ticaret diplomasisinde çok vitesli bir strateji izlediği netleşiyor. Washington, bir yanda en yakın müttefiklerinden Japonya ile kapsamlı bir ortaklık kurarken, diğer yanda Atlantik'in karşı yakasındaki Avrupa Birliği ile sinir harbi yürütüyor ve en büyük rakibi Çin ile hassas bir denge politikası güdüyor. ABD'li ünlü yatırımcı ve ekonomi stratejisti Scott Bessent'in son değerlendirmeleri, bu üç cepheli oyunun kodlarını ve olası sonuçlarını ortaya koyuyor.Japonya ile Stratejik Ortaklık: Yatırım ve UzlaşıABD'nin Asya'daki en önemli müttefiki Japonya ile ilişkiler, karşılıklı çıkarlara dayalı bir pragmatizmle şekilleniyor. Daha önce yüzde 25 gibi sert bir gümrük vergisi tehdidiyle karşı karşıya olan Japon otomobil ithalatı için yüzde 15'lik daha makul bir oranda anlaşılması, bu uzlaşmacı tavrın en somut örneği. Ancak anlaşmanın en dikkat çekici unsuru, Japonya'nın ABD'deki büyük altyapı ve sanayi projelerine aktaracağı 550 milyar dolarlık devasa yatırım fonu.Bessent, bu durumu basit bir ticari taviz olarak değil, stratejik bir ortaklık olarak yorumluyor. Bu hamle, sadece ticari sürtüşmeyi azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda ABD ekonomisine doğrudan sermaye enjekte ederek iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi bağları güçlendiriyor."Bize Japonya ile ABD ortaklığı fikriyle geldiler. Bu çerçevede, ABD’deki büyük projeler için öz sermaye, kredi garantileri ve finansman sağlayacaklar."Avrupa Birliği ile 'Müzakere Taktiği' GerilimiAtlantik'in diğer yakasında ise hava oldukça farklı. Avrupa Birliği'nin, ABD'ye karşı yaklaşık 100 milyar euro değerindeki Amerikan malına yüzde 30'a varan misilleme tarifeleri hazırladığı yönündeki haberler, tansiyonun yüksek olduğunu gösteriyor. Ancak Bessent, bu tehdidi bir “müzakere taktiği” olarak nitelendirerek küçümsüyor ve benzer bir durumda kendisinin de aynı adımı atabileceğini belirtiyor.Bessent'in bu konudaki analizi, iki taraf arasındaki temel bir soruna işaret ediyor:Karar Alma Mekanizması: Japonya'nın tek bir ses olarak hareket edebilmesine karşın, 27 üyeli AB'nin ortak bir pozisyon belirlemedeki zorlukları, müzakere sürecini yavaşlatıyor ve karmaşıklaştırıyor.Stratejik Güven: ABD-Japonya ilişkisindeki derin stratejik güven, henüz ABD-AB aksında tam olarak tesis edilebilmiş değil. Bu durum, ticari anlaşmazlıkların daha sert bir tonda ele alınmasına neden oluyor.Çin Cephesinde Temkinli İyimserlikKüresel ekonominin en kritik denklemi olan ABD-Çin ilişkilerinde ise Bessent, temkinli bir iyimserlik sergiliyor. 28 Temmuz'da Stockholm'de yapılması planlanan görüşmeler öncesinde iki tarafın da tansiyonu düşürme eğiliminde olduğunu vurguluyor. Mevcut gümrük vergisi ateşkesinin 12 Ağustos'ta sona erecek olmasına rağmen, bu sürenin 90 gün daha uzatılabileceği sinyali, piyasalara bir mola imkanı tanıyor.Ancak bu ateşkes, temel sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Görüşme masasında Pekin'in yaptırım altındaki Rus ve İran petrolünü alması gibi jeopolitik konular ve bir dizi güvenlik meselesi bulunuyor. Bessent'e göre, taraflar artık daha önemli ve yapısal konuları tartışabilecek bir noktaya gelmiş durumda. Bu durum, önümüzdeki ayların küresel ticaretin geleceği açısından kritik olacağını gösteriyor. Bu gelişmeler, Türkiye gibi ihracat odaklı ve küresel tedarik zincirlerinin önemli bir parçası olan ekonomiler için de yakından takip edilmesi gereken bir sürece işaret ediyor.

Ekonomi
Küresel Ticarette Üç Perde: ABD'nin Yeni Oyun Planı
ABD, küresel ticaret politikasında üç farklı strateji izliyor: Japonya ile stratejik ortaklık, Avrupa Birliği ile güç gösterisi ve Çin ile temkinli diyalog. Ünlü yatırımcı Scott Bessent'in analizleri, Washington'un her bir ticaret partnerine karşı özel bir taktik geliştirdiğini ve küresel ekonomik dengelerin yeniden şekillendiğini gözler önüne seriyor. Bu çok yönlü yaklaşım, piyasalar için hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor.
Mehmet Aydın
•
Bu makaleyi paylaş
Instagram:Bu bağlantıyı kopyalayıp Instagram hikayenizde paylaşabilirsiniz!