Küresel enerji piyasaları, Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) tarafından yapılan son değerlendirmelerle yeni bir dönemeçte. Ajansın raporu, petrol arzının talep artışını önemli ölçüde aşarak piyasa dengesini bozduğunu ve önümüzdeki yıllarda bu durumun daha da derinleşeceğini ortaya koyuyor. Bu, enerji fiyatları, üretici ülkelerin stratejileri ve enerji ithalatçısı ekonomiler için kritik sonuçlar doğurabilir.
Arz Fazlasının Anatomisi: Rakamlar Ne Anlatıyor? UEA'nın projeksiyonlarına göre, küresel petrol piyasasında arz fazlası giderek büyüyor. 2025 yılında günlük 2,4 milyon varil, 2026'da ise şaşırtıcı bir şekilde 4 milyon varil gibi rekor seviyelere ulaşması beklenen arz fazlası, piyasalarda güçlü bir aşağı yönlü fiyat baskısı oluşturabilir. Bu durum, son yıllarda yaşanan arz kısıtlamaları ve yüksek fiyat beklentilerinin aksine, piyasanın yeni bir gerçeklikle yüzleştiğini gösteriyor.
UEA, "Küresel petrol arzı hızla artarken, talep artışı tarihsel ortalamalara göre mütevazı kalıyor. Bu da piyasa dengesini giderek bozuyor" değerlendirmesinde bulunarak, piyasaların geleceğine dair önemli bir sinyal verdi.
Raporda öne çıkan bazı kritik veriler şöyle sıralanıyor:
Toplam küresel talep 2025'te günlük 103,9 milyon varil, 2026'da ise 104,7 milyon varil olarak öngörülüyor. Küresel arzın ise 2025'te günlük 106,3 milyon varil, 2026'da ise 108,7 milyon varile ulaşması bekleniyor.
OPEC+ ve Diğer Üreticilerin Rolü: Kim Ne Kadar Üretiyor? Arz tarafındaki artışın arkasında hem OPEC+ ülkeleri hem de OPEC dışı üreticiler bulunuyor. Ekim ayında OPEC+ üretiminde günlük 440 bin varil düşüş yaşanmasına rağmen, aynı dönemde OPEC dışı üretim günlük 80 bin varil arttı. Yılbaşından bu yana toplam arz artışı ise günlük 6,2 milyon varile ulaştı. UEA, arz artışının neredeyse eşit oranlarda bu iki grup arasında bölündüğünü belirtiyor:
OPEC dışı üretimin 2025'te günlük 1,7 milyon varil, 2026'da ise 1,2 milyon varil artması bekleniyor. OPEC+ üretiminin ise sırasıyla 1,4 milyon varil ve 1,3 milyon varil artacağı tahmin ediliyor.
Bu durum, OPEC+'ın piyasayı dengeleme çabalarına rağmen, diğer üreticilerin kapasite artışlarının piyasadaki fazlalığı körüklediğini gösteriyor. OPEC+'ın gelecekteki üretim kesintisi kararları, bu arz fazlasını dengelemek için daha da kritik hale gelebilir.
Küresel Talep Dinamikleri ve Çin Etkisi Talep tarafında ise durum daha karmaşık. 2025'in üçüncü çeyreğinde küresel petrol talebi günlük 920 bin varil artış gösterdi ve bu artışa en büyük katkıyı Çin sağladı. Ancak dördüncü çeyrekte talep artışının yavaşlaması bekleniyor. Küresel ekonomik büyümedeki belirsizlikler, enerji dönüşümü çabaları ve artan enerji verimliliği, petrol talebi üzerindeki baskıyı artırıyor. Özellikle gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlama sinyalleri, petrol talebinin "mütevazı" kalmasının temel nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Türkiye Ekonomisi İçin Potansiyel Etkiler Küresel petrol piyasasındaki bu arz fazlası ve potansiyel fiyat düşüşleri, Türkiye gibi net enerji ithalatçısı ülkeler için önemli sonuçlar doğurabilir. Düşük petrol fiyatları:
Cari Açık Üzerindeki Baskıyı Azaltabilir: Türkiye'nin enerji ithalat faturasının düşmesi, cari işlemler açığının daralmasına olumlu katkı sağlayabilir. Enflasyonla Mücadeleye Destek Olabilir: Enerji maliyetlerindeki düşüş, genel enflasyon seviyesini aşağı çekerek Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadelesine yardımcı olabilir. Üretim Maliyetlerini Düşürebilir: Sanayi ve ulaştırma sektörlerinin enerji maliyetleri azalacağı için üretim ve lojistik giderleri düşebilir, bu da rekabet gücünü artırabilir.
Ancak, küresel ekonomideki yavaşlama sinyalleri ve talep düşüşü, Türkiye'nin ihracat performansını olumsuz etkileyebileceği için bu olumlu etkileri dengeleyebilir. Bu nedenle, Türkiye'nin enerji politikalarında ve ekonomik planlamasında bu yeni küresel arz-talep dengesini dikkate alması büyük önem taşıyor.
Geleceğe Yönelik Beklentiler ve Riskler UEA'nın raporu, küresel petrol piyasalarının önümüzdeki dönemde önemli bir dönüşüm yaşayacağının sinyallerini veriyor. Arz fazlasının kalıcı hale gelmesi, petrol üreticisi ülkelerin yatırım kararlarını, bütçe dengelerini ve jeopolitik stratejilerini yeniden gözden geçirmelerine neden olabilir. Aynı zamanda, enerji dönüşümü hedeflerinin hızlanması veya yavaşlaması üzerinde de etkili olabilir. Piyasalar, bu yeni denge arayışında fiyat volatilitesi ve stratejik kararların etkileşimiyle şekillenmeye devam edecek.