Her yıl 11.11 ve Black Friday gibi küresel alışveriş etkinlikleriyle perakende takviminin zirvesine oturan Kasım ayı, Türkiye'de bu yıl alışılmadık bir ekonomik atmosferde geçti. E-ticaret platformlarından fiziksel mağazalara uzanan geniş yelpazedeki kampanyalar, markalar için stok yönetimi ve müşteri kazanımı açısından stratejik bir fırsat sunsa da, bu dönemin kaderini belirleyen temel faktör, hem tüketicinin hem de işletmelerin artan nakit ihtiyacı oldu.
Tüketici Harcamalarında Yeni Dinamikler Yüksek seyreden enflasyon ve sıkılaşan para politikaları, hane halkının alım gücünü önemli ölçüde eritti. Artan yaşam maliyetleri ve kredi kartı faiz oranlarındaki yükseliş, tüketicilerin harcama alışkanlıklarını temelden değiştirdi. Bu ortamda Kasım kampanyaları, birçok tüketici için lüks tüketimden ziyade, ertelenen temel ihtiyaçları daha uygun fiyatla karşılama veya zorunlu harcamaları indirimli alma fırsatı olarak algılandı. Tüketiciler, gerçek ve derin indirimleri aramaya yönelirken, yüzeysel kampanyalara olan ilgileri azaldı. Bu durum, piyasada 'gerçek indirim' beklentisinin ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi.
Perakende Sektöründe Stratejik İkilem Perakendeciler açısından ise durum daha karmaşıktı. Bir yandan artan girdi maliyetleri, yüksek enerji fiyatları ve finansman giderleri nedeniyle kar marjları baskı altındayken, diğer yandan yıl sonu hedeflerine ulaşmak ve stoklarını eritmek zorundaydılar. Bu çelişkili ortam, birçok markayı ya daha agresif indirimler sunarak nakit akışını hızlandırmaya ya da kar marjlarını korumak adına daha temkinli kampanyalar yapmaya itti. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için bu denge, hayati önem taşıdı. Büyük perakende zincirleri ise ölçek ekonomisinin avantajıyla daha geniş indirimler sunarak pazar paylarını koruma yoluna gidebildi.
Ekonomi uzmanları, 'Kasım kampanyalarının sonuçları, sadece perakende sektörünün değil, genel olarak tüketici güveninin ve hane halkı bütçelerinin ne denli kırılgan olduğunu ortaya koyuyor. Şirketlerin nakit akışı yönetimi, önümüzdeki dönemde de kritik bir başarı faktörü olmaya devam edecek.' yorumunda bulunuyor.
Ekonomik Görünüm ve Gelecek Beklentileri Kasım ayı kampanyalarının genel performansı, Türkiye ekonomisinin yıl sonu büyüme ve tüketim harcamaları beklentileri açısından önemli bir gösterge niteliği taşıyor. Eğer kampanyalar beklenen satış hacimlerini yaratmakta zorlandıysa, bu durum tüketici talebindeki yavaşlamanın derinleştiğine işaret edebilir. Bu da, 2025'in ilk çeyreği için ekonomik aktiviteye dair daha temkinli bir bakış açısı gerektirebilir. Önümüzdeki dönemde:
Perakende sektöründe konsolidasyonlar hızlanabilir. Şirketler, stok yönetiminde daha disiplinli stratejiler geliştirebilir. Tüketiciler, alım kararlarında daha seçici ve fiyat odaklı olmaya devam edebilir.
Bu gelişmeler, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele politikalarının tüketim üzerindeki etkilerini ve genel ekonomik görünümü yakından takip etmeyi gerektirecektir.





