Türkiye ekonomisi için kritik göstergelerden biri olan Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Ekim ayı verileriyle piyasaların odağına oturdu. Veriler, aylık bazda neredeyse duraksayan bir artışa işaret ederken, yıllık enflasyonist baskıların halen güçlü seyrettiğini gözler önüne serdi. Bu çelişkili tablo, hizmet sektöründeki maliyet dinamiklerinin karmaşıklığını ve enflasyonla mücadelenin zorluklarını bir kez daha ortaya koyuyor.Ekim ayında H-ÜFE, bir önceki aya kıyasla sadece yüzde 0,19'luk sınırlı bir yükseliş kaydetti. Bu 'yatay seyir' olarak yorumlanabilecek durum, bazı sektörlerdeki düşüşlerin genel endeksi dengelemesiyle oluştu. Ancak, yıllık bazda durum farklı: Endeks, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 34,85, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 35,02 ve 12 aylık ortalamalara göre ise yüzde 38,96 oranında artış gösterdi. Bu rakamlar, hizmet sektöründe birikmiş maliyet baskılarının halen yüksek seviyelerde seyrettiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.Sektörel Dinamikler ve Enflasyonun KaynaklarıH-ÜFE verilerinin detaylı analizi, hizmet sektöründeki enflasyonun farklı alt kalemlerde nasıl bir seyir izlediğini gösteriyor. Yıllık bazda en dikkat çekici artış, yüzde 47,11 ile gayrimenkul hizmetlerinde yaşandı. Bu oran, konut ve iş yeri kiralarının yanı sıra emlak piyasasındaki genel maliyet artışlarının da bir yansıması olarak öne çıkıyor. Gayrimenkuldeki bu keskin yükseliş, hem işletmelerin kira giderlerini artırarak maliyet enflasyonunu besliyor hem de dolaylı olarak tüketici fiyatlarına yansıyor.Ulaştırma ve Depolama Hizmetleri: Yıllık yüzde 30,92 artışla önemli bir kalem olmaya devam ediyor.Konaklama ve Yiyecek Hizmetleri: Yıllık yüzde 35,53 yükselişle turizm ve gıda sektöründeki maliyet baskılarını yansıtıyor.Bilgi ve İletişim Hizmetleri: Yıllık yüzde 35,64 artışla teknoloji ve dijitalleşme alanındaki maliyetleri gösteriyor.Mesleki, Bilimsel ve Teknik Hizmetler: Yıllık yüzde 39,51 ile uzmanlık gerektiren alanlardaki maliyet artışlarını ortaya koyuyor.İdari ve Destek Hizmetler: Yıllık yüzde 38,01 ile işletmelerin operasyonel destek maliyetlerindeki yükselişi işaret ediyor.Aylık bazdaki 'yatay seyir'in ardında ise karmaşık bir tablo yatıyor. Ulaştırma ve depolama (yüzde 0,91), bilgi ve iletişim (yüzde 2,16), gayrimenkul (yüzde 1,52) ve mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde (yüzde 1,78) artışlar devam ederken, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 2,03, idari ve destek hizmetlerde ise yüzde 2,18'lik düşüşler yaşandı. Bu düşüşler, genel aylık ortalamayı aşağı çekerek 'yatay' bir görünüm oluşmasına neden oldu.Ekonomi İçin Anlamı ve Gelecek BeklentileriHizmet ÜFE'deki bu gelişmeler, Türkiye ekonomisi için önemli çıkarımlar sunuyor. Aylık bazdaki sınırlı artış, bazı sektörlerde maliyet baskılarının hafiflediğine dair bir umut ışığı yaksa da, yıllık yüksek oranlar, enflasyonla mücadelenin henüz tam anlamıyla başarıya ulaşmadığını gösteriyor. Özellikle hizmet enflasyonunun 'yapışkan' doğası, yani bir kez yükseldikten sonra düşüş eğilimine girmesinin zorluğu, para politikası yapıcıları için önemli bir meydan okuma olmaya devam ediyor.Ekonomi editörleri, hizmet sektöründeki maliyet artışlarının nihai tüketici fiyatlarına yansımasını yakından takip ediyor. H-ÜFE'deki yüksek oranlar, önümüzdeki dönemde Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam edecektir.Özetle, Ekim ayı H-ÜFE verileri, hizmet sektöründeki enflasyonist dinamiklerin karmaşıklığını ve heterojen yapısını ortaya koyuyor. Aylık bazda görülen yatay seyir, genel bir rahatlama sinyali olmaktan çok, sektörler arası farklılaşan maliyet baskılarının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir. Enflasyonla mücadelede, hizmet sektöründeki bu yapısal sorunların ve maliyet artışlarının yakından izlenmesi, politika yapıcılar için kritik önem taşımaktadır.

Ekonomi
Hizmet ÜFE'de Ekim Yataylığı: Enflasyonun Sektörel Görünümü
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Ekim ayı Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) verileri, aylık bazda dikkat çekici bir yatay seyir izlerken, yıllık artışların yüksekliğini koruduğunu gösterdi. Özellikle gayrimenkul hizmetlerindeki keskin yükseliş, hizmet enflasyonunun ana itici güçlerinden biri olmaya devam ediyor. Bu durum, genel enflasyonla mücadelede hizmet sektöründeki maliyet baskılarının önemini vurguluyor.
Mehmet Aydın
•




