Türkiye ekonomisinin önemli lokomotiflerinden biri olan hazır giyim sektörü, bu yıl makroekonomik koşulların etkisiyle beklentilerin altında bir performans sergiledi. Özellikle enflasyonla mücadele kapsamında alınan önlemler ve artan maliyetler, hem iç piyasadaki talebi hem de küresel rekabetteki pozisyonunu derinden etkiledi. Sektörün önde gelen temsilcilerinden İpekyol Group CEO'su Uğur Ayaydın, mevcut durumu ve gelecek beklentilerini değerlendirerek, sektörün karşı karşıya olduğu zorlukları ve adaptasyon stratejilerini gözler önüne serdi.Ayaydın'ın açıklamaları, sektörün yalnızca ekonomik verilerle değil, aynı zamanda hanehalkı bütçeleri ve küresel tedarik zincirindeki değişimlerle de şekillendiğini ortaya koyuyor. Türkiye'nin emek yoğun bu sektöründeki gelişmeler, istihdamdan ihracata kadar geniş bir yelpazede ekonomik yansımalar yaratıyor.İç Talepteki Daralma ve Tüketici DavranışlarıHükümetin enflasyonu düşürmeye yönelik politikaları, hanehalkı bütçelerinde ciddi bir sıkışmaya yol açtı. Barınma, yeme ve içme gibi temel ihtiyaçların maliyetlerindeki kayda değer artış, tüketicilerin harcama önceliklerini değiştirdi. Uğur Ayaydın, bu durumu, “Hanehalkı bütçesine baktığımızda; barınma, yeme ve içme maliyetlerinin artması, tüketicilerin hazır giyim sektörüne ayırdığı payı ciddi şekilde kısıtladı. Tüketiciler önceliği temel ihtiyaçlarına verdiği için hazır giyim artık üçüncü planda kalıyor. Son dönemde eğitim ücretlerine gelen yüksek zamlar da bu daralmayı tetikledi.” sözleriyle özetledi.Kredi kartı harcamaları verileri de bu daralmayı destekliyor. Geçen yıla kıyasla toplam kredi kartı harcamalarında yaklaşık yüzde 50'lik bir artış görülürken, hazır giyim sektöründeki artış yüzde 40 seviyelerinde kaldı. Bu durum, sektörün pazar payında önemli bir kayıp yaşadığına işaret ediyor. Ancak Ayaydın, enflasyon rakamları baz alındığında, sektörün enflasyonun yaklaşık 8 puan üzerinde büyüyerek reel bir artış yakaladığını da ekledi. Bu, nominal büyümeye rağmen, sektörün gerçek alım gücündeki düşüşe karşı bir direnç gösterdiğini ancak pazar içindeki payının azaldığını gösteriyor.Küresel Rekabette Artan Maliyet BaskısıHazır giyim sektörünün karşı karşıya kaldığı en büyük zorluklardan biri de artan işçilik maliyetleri ve küresel rekabet gücündeki erozyon. Son üç yılda asgari ücretin dolar bazında 600 dolar seviyelerine çıkması ve Türk lirasının reel değer kazanması, üreticilerin maliyetlerini ciddi oranda yükseltti. Bu durum, özellikle dünya devlerine üretim yapan Türk tedarikçilerin uluslararası pazarda fiyat rekabetinde zorlanmasına neden oldu.Ayaydın, bu maliyet baskısının sonuçlarını şu sözlerle dile getirdi: “Döviz bazlı maliyet artışları sebebiyle üreticiler, operasyonlarını Mısır gibi daha avantajlı pazarlara taşımaya başladı. Özellikle dünya devlerine üretim yapan fason üreticiler, işlerini sürdürebilmek adına yurtdışına gitmek zorunda kaldı.” Bu durum, Türkiye'nin istihdam ve ihracat potansiyeli açısından kritik bir sektörde üretim kaymalarına işaret ediyor.Hazır giyim ihracatında bu yıl yüzde 8'lik bir düşüş yaşanması da artan işçilik maliyetlerinin doğrudan bir sonucu olarak gösteriliyor. Sektörün emek yoğun yapısı göz önüne alındığında, bu durumun istihdama olumsuz yansımaları kaçınılmaz. Ancak Ayaydın, kilogram başına ihracat değerine bakıldığında sektörün katma değerli ürün satışı konusunda başarılı bir performans sergilediğini ve bu yönüyle geleceğe umutla bakılabileceğini vurguladı.Sektörün Gelecek Vizyonu ve Beklentilerİpekyol Group gibi sektörün önde gelen firmaları, mevcut zorluklara rağmen büyüme stratejilerini sürdürüyor. Grup, yılı reel olarak yüzde 5'lik bir büyümeyle kapatırken, Türkiye'de 275, yurtdışında ise 55 mağazaya ulaştı. Uğur Ayaydın, büyüme stratejilerinin merkezinde yurtdışı operasyonlarının yer aldığını belirtti. Online satışların toplam ciro içindeki payının yüzde 15'e ulaşması ve bu oranı yüzde 20'ye çıkarma hedefi, dijitalleşmenin önemini gösteriyor.Gelecek yıl için Türkiye ve yurtdışında 10'ar yeni mağaza açma planları bulunan İpekyol, özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar gibi Orta Doğu pazarları ile Türk Cumhuriyetleri'ne odaklanıyor. Ayrıca, Tersane İstanbul'da açılan yeni nesil "deneyim mağazası" konseptinin beklentilerin üzerinde bir satış grafiği yakalaması, inovasyonun ve müşteri deneyiminin önemini ortaya koyuyor.Mağaza kira artışlarının TÜFE bazlı hesaplanmasına rağmen son iki yıldır TÜFE'nin yaklaşık 10 puan üzerinde seyretmesi ek bir maliyet yükü getiriyor. Ancak Ayaydın, bu durumun ciro oranları dahilinde yönetilebilir olduğunu ve AVM yönetimleriyle diyalog içinde çözümler üretildiğini ifade etti.Sektörün genel beklentisi, yeni yılla birlikte enflasyon ve döviz kurunun ortak bir noktada dengelenmesi ve döviz bazlı maliyet artışlarının durulması yönünde. Uğur Ayaydın, 2026 yılının Haziran ayından itibaren faizlerin düşmeye başlamasıyla birlikte talepte bir canlanma öngörüyor ve özellikle 2026'nın ikinci yarısının, 2025 yılından çok daha verimli bir yıl olacağına inanıyor.Politika ve Destek BeklentileriHazır giyim sektörünün Türkiye ekonomisi için stratejik önemi göz önüne alındığında, devlet desteklerinin devamlılığı kritik bir rol oynuyor. Ayaydın, “Hazır giyim, Türkiye’nin lokomotif ve emek-yoğun sektörlerinden biri olduğu için istihdamı doğrudan etkiliyor. Devletimizin sektöre yönelik desteklerinin önümüzdeki dönemde de farklı modellerle devam etmesini bekliyoruz.” diyerek, sektörün sürdürülebilirliği ve rekabet gücünün korunması için kamu desteğinin elzem olduğunu vurguladı.İç Talep Daralması: Enflasyon ve temel ihtiyaç maliyetleri, tüketicinin hazır giyime ayırdığı bütçeyi kısıtlıyor.Artan İşçilik Maliyetleri: Dolar bazında yükselen asgari ücret ve TL'nin reel değerlenmesi, küresel rekabette Türk üreticilerini dezavantajlı konuma düşürüyor.İhracat Kaybı: Maliyet baskısı nedeniyle ihracatta yüzde 8'lik bir düşüş gözlemleniyor, bazı üreticiler operasyonlarını yurt dışına kaydırıyor.Sektörün Direnci: Enflasyonun üzerinde reel büyüme ve kilogram başına yüksek katma değerli ihracat, sektörün potansiyelini koruduğunu gösteriyor.Gelecek Beklentisi: 2026'nın ikinci yarısından itibaren faiz indirimleriyle birlikte talepte canlanma öngörülüyor.
Ekonomi
Hazır Giyimde Zorlu Yıl: Enflasyon ve Artan Maliyetler Sektörü Dönüştürüyor
Türkiye'nin hazır giyim sektörü, hükümetin enflasyonla mücadele politikaları ve hanehalkı bütçelerindeki daralma nedeniyle bu yıl beklentilerin altında kaldı. Tüketicilerin temel ihtiyaçlara yönelmesi, sektöre ayrılan payı kısıtlarken, dolar bazında artan işçilik maliyetleri küresel rekabette Türk üreticileri zorladı. İhracatta düşüş yaşanırken, bazı firmalar operasyonlarını yurt dışına taşımak zorunda kaldı. Sektör, 2026'dan itibaren faizlerin düşmesiyle talepte canlanma bekliyor.
Ahmet Yıldız
•
Bu makaleyi paylaş
Instagram:Bu bağlantıyı kopyalayıp Instagram hikayenizde paylaşabilirsiniz!
