Gedik Holding: İşçilik Maliyetleri Yükseldi, Küresel Yatırım Hızlandı

Türkiye ekonomisinin önde gelen sanayi gruplarından Gedik Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, son dönemde iş dünyasının gündemini meşgul eden asgari ücret düzenlemesi ve küresel rekabet koşullarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen Kadın İhracatçı Zirvesi'nde konuşan Gedik, özellikle işçilik maliyetlerindeki dramatik artışa ve bu durumun şirketlerin uluslararasılaşma stratejilerini nasıl şekillendirdiğine dikkat çekti. Gedik'in açıklamaları, Türk sanayisinin mevcut maliyet yapıları ve geleceğe yönelik stratejik hamleleri hakkında kritik ipuçları sunuyor.İşçilik Maliyetlerinde Dramatik Değişim: Sektörler Ne Diyor?2026 yılı için belirlenen asgari ücret zammının piyasalardaki yankıları sürerken, Hülya Gedik bu artışı farklı bir perspektiften değerlendirdi. Gedik, daha önceki yüksek asgari ücret artışlarının bazı sektörlerde mavi yaka maaşlarının mühendis maaşlarını geçtiği bir duruma yol açtığını belirterek, son zammın bu dengeyi bir miktar sağladığını ifade etti. Ancak asıl vurgu, işçilik maliyetlerinin şirket bilançolarındaki ağırlığına yapıldı:"Bizim en önemli maliyet kalemimiz işçilik. Bu sene neredeyse toplam ciro içinde üçte bire yükseldi bu da çok fazla. Bizim en önemli maliyet kalemimizin hammadde olması gerekirken (geçmişte öyleydi) şu an işçilik maliyetlerimiz çok daha yüksek."Bu açıklama, Türkiye'de üretim yapan şirketlerin karşılaştığı temel maliyet yapısında köklü bir değişime işaret ediyor. Geleneksel olarak hammadde yoğun bir ekonomiye sahip olan Türkiye'de, işçilik maliyetlerinin hammaddeyi geride bırakması, hem enflasyonist baskılar hem de küresel rekabetteki konum açısından derinlemesine analiz edilmesi gereken bir durumdur. Bu durum, otomasyon yatırımlarının hızlanması ve katma değerli üretime geçişin zorunluluğunu daha da artırabilir.2025 Öğretileri: Kur Baskısı ve Katma Değerli Ürünlere GeçişGedik Holding'in 2025 yılını "öğrenme yılı" olarak tanımlaması, Türk şirketlerinin karşılaştığı öngörülemez ekonomik koşulları gözler önüne seriyor. Hülya Gedik, yıl başında yapılan olumlu bütçelemelerin sene içinde iki kez aşağı yönlü revize edilmek zorunda kalındığını aktardı. Bu revizyonların temel nedenleri arasında şunlar sıralandı:Avrupa pazarındaki duraklamaAsya-Pasifik bölgesinde artan üretim ve buna bağlı yükselen rekabetTürkiye'deki kur baskısından kaynaklanan artan üretim maliyetleriİç pazarda ivmeyi kaybetmemek adına fiyatlardan fedakarlık etme stratejisinin benimsendiğini belirten Gedik, bu zorlu sürecin şirketleri stratejik bir dönüşüme ittiğini vurguladı. Rekabet edemeyen alanlardan çekilerek, niş ve katma değeri yüksek ürünlere yönelme kararı alındı. Özellikle Uzak Doğu ülkelerinin üretmediği alanlara odaklanmak, küresel değer zincirinde daha üst sıralara çıkma hedefinin bir göstergesi.Gedik Holding'den Küresel Genişleme Hamlesi: Neden Yurtdışı?2026 yılına yönelik beklentilerde, Gedik Holding'in iç pazara dair ılımlı duruşuna karşılık, uluslararası arenadaki agresif büyüme planları dikkat çekiyor. Hülya Gedik, Türkiye'deki kur baskısının devam edeceği öngörüsüyle, yurt dışındaki daha rekabetçi ülkelerde yatırım yapma kararı aldıklarını açıkladı. Bu stratejik hamle, sadece Türkiye'de üretim yapma modelinden uzaklaşarak, küresel bir oyuncu olma vizyonunu yansıtıyor.Gedik Holding'in uluslararası ayak izi şimdiden genişlemiş durumda:Azerbaycan ve Hindistan'da üretim tesisleri bulunuyor.ABD'de yeni bir şirket kuruluyor.Avrupa'da ve Dubai'de ticari ofisler ve satış noktaları mevcut.Bu adımlar, Türk şirketlerinin sadece ihracatla yetinmeyip, doğrudan yabancı yatırım yaparak küresel tedarik zincirlerinde daha entegre bir rol üstlenme eğiliminin somut bir örneği olarak öne çıkıyor. Bu, hem riskleri dağıtma hem de farklı pazarlardaki büyüme potansiyelinden yararlanma amacı taşıyor.İç Pazar ve 2026 Beklentileri: Yatırımların Rolüİç pazara yönelik 2026 beklentileri ise daha temkinli bir iyimserlik taşıyor. Hülya Gedik, her seneye ümitle başladıklarını belirtirken, iç pazardaki satış hacminin artışını doğrudan sektördeki yatırım ivmesine bağladı. "Eğer yatırımlarda ivmelenme olursa bizim ürettiğimiz ürünlerin satış volümü artacaktır. Yatırımlara bağlı olarak 2026'da iç pazarda daha iyi bir yıl bekliyoruz" ifadeleri, özel sektör yatırımlarının genel ekonomik büyüme ve talep üzerindeki kritik rolünü bir kez daha ortaya koyuyor. Bu durum, hükümetin yatırım ortamını iyileştirme çabalarının, şirketlerin iç pazar beklentilerini doğrudan etkileyeceğinin bir göstergesi.