Türkiye ekonomisinde döviz mevduatlarında yaşanan son gelişmeler, finansal piyasalardaki karmaşık dinamikleri bir kez daha gözler önüne serdi. Geçtiğimiz hafta, parite etkisinden arındırılmış toplam döviz mevduatları 241 milyon dolar azalış gösterirken, bu azalışın altında yatan nedenler ve farklı yatırımcı gruplarının davranışları dikkat çekici detaylar barındırıyor. Özellikle Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarındaki sert düşüş, liralaşma stratejisinin seyrini ve piyasa beklentilerini yeniden şekillendiriyor.
Kurumsal Çıkış, Bireysel İlgi Devam Ediyor Merkez Bankası verilerine göre, döviz mevduatlarındaki genel gerilemenin ana sürükleyicisi tüzel kişiler oldu. Şirketler, geçen hafta döviz hesaplarından 468 milyon dolar çekerek toplam düşüşe önemli katkı sağladı. Bu durum, şirketlerin operasyonel ihtiyaçları, dış ticaret ödemeleri veya alternatif yatırım arayışları gibi çeşitli faktörlerle açıklanabilir. Özellikle ihracatçı firmaların döviz bozdurma eğilimleri veya finansman maliyetlerini düşürme çabaları bu çıkışta rol oynamış olabilir. Ancak, bireysel yatırımcıların eğilimi tam tersi yönde seyretti. Gerçek kişiler, parite etkisinden arındırılmış olarak döviz mevduatlarını 228 milyon dolar artırdı. Bu veri, hanehalkının enflasyonist beklentiler ve kur hareketliliğine karşı korunma refleksiyle dövize olan ilgisinin devam ettiğini gösteriyor. Ekonomik belirsizlik dönemlerinde bireylerin tasarruflarını dövizde tutma eğilimi, geçmiş dönemlerde de sıkça karşılaşılan bir durumdur ve mevcut ekonomik koşullar altında da sürmektedir.
KKM'de Hızlı Çözülme ve Liralaşma Stratejisi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminde yaşanan hızlı çözülmeyi net bir şekilde ortaya koydu. 21 Kasım haftasında KKM bakiyesi, 30,3 milyar TL gibi rekor bir düşüşle 22,5 milyar TL seviyesine geriledi. Bu keskin düşüş, KKM'nin sonuna yaklaşıldığına dair piyasa beklentilerini güçlendiriyor ve uygulanan liralaşma stratejisinin önemli bir göstergesi olarak yorumlanıyor. KKM'den çıkan fonların nereye yöneldiği, finansal piyasalar için kritik bir soru işareti. Bir kısmı TL mevduatlara veya tahvil piyasasına yönelirken, bireysel tarafta dövize olan ilginin devam etmesi, KKM'den çıkan bazı fonların da döviz alımına yönelmiş olabileceği ihtimalini akıllara getiriyor. Bu durum, Merkez Bankası'nın sıkı para politikası ve liralaşma adımlarının etkinliğini yakından izlemeyi gerektiriyor. Uzmanlar, KKM'deki bu hızlı azalışın, kamu maliyesi üzerindeki potansiyel yükü hafifletme açısından olumlu olduğunu belirtirken, piyasada oluşabilecek ani likidite hareketleri ve kur üzerindeki potansiyel baskılar konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.
Piyasalar İçin Yeni Dengeler Döviz mevduatlarındaki bu çift yönlü hareket ve KKM'deki çözülme, Türkiye ekonomisinin yeni bir denge arayışında olduğunu gösteriyor. Politika yapıcıların enflasyonla mücadele ve finansal istikrarı sağlama çabaları devam ederken, yatırımcıların güvenini kazanmak ve TL varlıklara yönelimi teşvik etmek kritik önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde, Merkez Bankası'nın faiz politikaları ve uygulayacağı makroihtiyati tedbirler, hem döviz mevduatları hem de KKM'den çıkan fonların yönü üzerinde belirleyici olacak. Piyasa analistleri, KKM'nin tamamen tasfiye edilmesinin ardından, döviz piyasalarında daha şeffaf ve piyasa dinamiklerine uygun bir fiyatlama mekanizmasının oluşacağını öngörüyor. Ancak bu geçiş sürecinde, bireysel yatırımcıların dövize olan ilgisinin sürmesi, kur istikrarı açısından yakından takip edilmesi gereken bir risk unsuru olarak öne çıkıyor.





