Finansal veriler yükleniyor...
Devlerin Dansı: ABD-Çin Müzakeresinden Küresel Ekonomi Ne Bekliyor?
Ekonomi

Devlerin Dansı: ABD-Çin Müzakeresinden Küresel Ekonomi Ne Bekliyor?

Küresel ekonominin iki devi, ABD ve Çin, kritik bir müzakere turu için yeniden masada. Tarifelerin gölgesinde ilerleyen görüşmeler, sadece ticari bir ateşkesi değil, aynı zamanda jeopolitik dengeleri de şekillendirecek. Müzakerelerin sonucu, küresel tedarik zincirlerinden Türkiye'nin ihracat potansiyeline kadar geniş bir yelpazeyi doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor.

Küresel piyasaların nefesini tutarak izlediği ABD-Çin ekonomik diyaloğunun üçüncü turu, tarafların derinleşen anlaşmazlıkları ve kırılgan uzlaşı zemininde başladı. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ve Çin'in Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Hı Lifıng liderliğindeki heyetlerin iki gün sürecek görüşmeleri, basit bir ticaret müzakeresinin çok ötesinde anlamlar taşıyor.

Tarifelerin Gölgesinde Kırılgan Bir Ateşkes Mevcut görüşmelerin temelini, daha önce varılan ancak kalıcılığı belirsiz olan "tarife ateşkesi" oluşturuyor. Hatırlanacağı üzere, 2024'te başlayan ve küresel ticareti sarsan gerilimde ABD'nin Çin ürünlerine yönelik gümrük vergileri %145 gibi rekor seviyelere, Çin'in misillemesi ise %125'e ulaşmıştı. Bu oranlar, fiiliyatta ticaretin durma noktasına gelmesi anlamına geliyordu. Mayıs ayında Cenevre'de varılan 90 günlük geçici uzlaşı ile ABD vergileri %30'a, Çin vergileri ise %10'a çekilerek piyasalara nefes aldırmıştı. Ancak bu ateşkesin süresinin dolmak üzere olması, mevcut görüşmeleri hayati kılıyor. Tarafların bu geçici durumu kalıcı bir anlaşmaya dönüştürüp dönüştüremeyeceği, küresel ekonominin 2025'in ikinci yarısındaki seyrini belirleyecek en önemli faktörlerden biri.

Masadaki Sadece Ekonomi Değil: Jeopolitik Satranç Görüşmelerin gündemi, tablonun ne kadar karmaşık olduğunu gözler önüne seriyor. Masadaki konular sadece gümrük vergilerinden ibaret değil:

Tarife Ateşkesi: Mevcut indirimli oranların devam edip etmeyeceği veya yeni bir çerçeveye oturtulup oturtulmayacağı. Fentanil Krizi: ABD'nin ulusal güvenlik sorunu olarak gördüğü fentanil kaçakçılığı konusunda Çin'den daha somut adımlar atmasını talep etmesi. Yaptırımlar ve Enerji: Çin'in, ABD yaptırımları altındaki Rusya ve İran'dan petrol alımını sürdürmesi, Washington için önemli bir rahatsızlık kaynağı.

Bu gündem, ABD'nin ticari tavizleri, jeopolitik ve ulusal güvenlik talepleri için bir koz olarak kullandığını gösteriyor. Bu durum, anlaşmaya varılmasını zorlaştıran en temel dinamik olarak öne çıkıyor.

"Mevcut müzakereler, ekonomik çıkarlar ile ulusal güvenlik endişeleri arasındaki ince çizgide ilerliyor. Atılacak her adım, sadece iki ülkenin değil, tüm dünyanın ekonomik ve politik dengelerini yeniden şekillendirme gücüne sahip."

Piyasalar ve Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor? Bu kritik görüşmelerin sonucu, küresel piyasalar için belirleyici olacak. Anlaşma yolunda atılacak olumlu bir adım, küresel risk iştahını artırarak borsalara ve gelişmekte olan ülke para birimlerine olumlu yansıyabilir. Anlaşmazlığın sürmesi veya tırmanması ise güvenli liman varlıklarına olan talebi artırarak doların güçlenmesine ve küresel bir resesyon endişesinin yeniden alevlenmesine neden olabilir. Türkiye ekonomisi açısından ise iki yönlü bir etki söz konusu. Küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bu dönemde, Çin'e alternatif arayan Batılı şirketler için Türkiye bir üretim üssü olma potansiyelini koruyor. Ancak, iki dev arasındaki gerilimin küresel bir yavaşlamayı tetiklemesi, Türkiye'nin en büyük pazarı olan Avrupa'yı ve dolayısıyla ihracatını olumsuz etkileme riski taşıyor. Bu nedenle, görüşmelerden çıkacak sonuç Ankara tarafından da yakından takip ediliyor.

Bu makaleyi paylaş

Instagram:Bu bağlantıyı kopyalayıp Instagram hikayenizde paylaşabilirsiniz!

İlgili Haberler