Çin ekonomisinin lokomotifi konumundaki altyapı yatırımları, yerel yönetimlere bağlı finansman araçlarının (LGFV'ler) artan borç yükü ve Pekin'in sıkı mali disiplin politikaları nedeniyle ciddi bir darboğaza girmiş durumda. Bu durum, son aylarda gölge bankacılık sisteminin yeniden canlanmasına yol açarken, milyarlarca dolarlık yüksek faizli kredilerle yerel yönetimlerin gizli borçları daha da derinleşiyor.
Gölge Bankacılığın Yeniden Yükselişi ve Nedenleri Eylül ayından bu yana, Shandong gibi kilit eyaletlerdeki yerel yönetimlere ait sanayi yatırım şirketleri ve finansman platformları, tröst şirketleri ve finansal kiralama firmalarından milyarlarca dolarlık kredi temin etti. Bu kredilerin faiz oranları genellikle yüzde 8 ve üzerinde seyrediyor ki bu, tahvil piyasasında borçlanma maliyetinin üç katından fazlasına tekabül ediyor. Çin'in gölge bankacılık sisteminde yer alan finans kuruluşları, düşük faiz ortamında yatırım yapacak cazip varlık bulmakta zorlandıkları için bu yüksek getirili kredilere istekli yaklaşıyor. Bu artan kredi talebi, doğrudan Pekin yönetiminin yerel yönetimlerin LGFV (Yerel Yönetim Finansman Araçları) adı verilen devlet şirketleri aracılığıyla borç biriktirmesini engelleme çabasının bir sonucu. Bu kampanya, söz konusu şirketlerin banka kredileri ve tahvil ihraçları gibi düşük maliyetli finansman kaynaklarına erişimini kesti ve bu durum, dünyanın ikinci büyük ekonomisinde altyapı yatırımlarının önemli ölçüde yavaşlamasına yol açtı.
Gizli Borç Yükü ve Ekonomik Etkileri BNP Paribas SA’nın Çin baş ekonomisti Jacqueline Rong, bu durumu şu sözlerle değerlendiriyor: “Varlıklı bölgelerdeki platformlar, mali disiplin bu kadar sıkı olmasaydı bu kadar pahalı fonlara başvurmak zorunda kalmazlardı. Gizli borçları çözme kampanyası ve mali disiplin, altyapı yatırımlarındaki derin düşüşün temel nedeni olabilir.” Fitch Ratings'in tahminlerine göre, LGFV'lere ait toplam borç 60 trilyon yuanı (yaklaşık 8,5 trilyon dolar) aşmış durumda. Bu borcun yaklaşık yüzde 90'ı geleneksel banka kredileri ve tahvillerden oluşurken, geri kalan kısmı ağırlıklı olarak gölge bankacılık kanallarından sağlanan “standart dışı borçlanmalardan” kaynaklanıyor. Bu durum, Çin'in finansal sistemindeki şeffaflık sorunlarını derinleştirirken, ekonomik büyüme potansiyelini de olumsuz etkiliyor.
Küresel Piyasalar İçin Anlamı Çin ekonomisindeki bu gelişmeler, sadece ülke içinde kalmayıp küresel piyasalar üzerinde de önemli etkiler yaratabilir. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin'deki altyapı yatırımlarının yavaşlaması, emtia talebini düşürebilir ve küresel tedarik zincirlerini etkileyebilir. Ayrıca, finansal sistemdeki potansiyel riskler, uluslararası yatırımcıların Çin'e olan güvenini sarsarak sermaye akışlarını değiştirebilir. Türkiye gibi Çin ile önemli ticaret hacmine sahip ülkeler için bu durum, dolaylı yollardan da olsa ekonomik aktiviteyi etkileyebilecek bir risk faktörü olarak öne çıkıyor.





