Küresel ekonominin belirsizliklerle dolu bu döneminde, merkez bankalarının rezerv yönetim stratejileri her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Özellikle jeopolitik gerilimler ve finansal piyasalardaki dalgalanmalar, ülkeleri güvenli liman arayışına itiyor. Bu arayışın en somut göstergelerinden biri de altın talebindeki artış. Önde gelen yatırım bankalarından Goldman Sachs'ın son analizi, bu trendin derinliğini ve özellikle Çin'in bu süreçteki stratejik rolünü gözler önüne seriyor. Resmi Rakamların Ötesinde: Çin'in Gerçek Altın İştahı Goldman Sachs'ın raporu, Çin'in altın rezervlerine dair resmi verilerin, ülkenin gerçek alım miktarını yansıtmadığını ortaya koyuyor. Bankanın hesaplamalarına göre, Çin Halk Bankası Eylül ayında rezervlerine tahmini 15 ton altın ekledi. Bu miktar, Çin'in resmi olarak bildirdiği 1,24 tonluk alımın yaklaşık on iki katına tekabül ediyor. Bu tür raporlama farklılıkları, merkez bankalarının piyasa üzerindeki etkilerini minimize etmek veya stratejik nedenlerle gerçek alım miktarlarını gizleme eğiliminde olmasından kaynaklanabiliyor. Analistler, bu "örtülü" alımların, Çin'in döviz rezervlerini çeşitlendirme ve dolar bağımlılığını azaltma yönündeki uzun vadeli stratejisinin bir parçası olduğunu belirtiyor. Küresel Merkez Bankalarının Altın Akını ve Jeopolitik Riskler Çin'in bu stratejik hamlesi, küresel bir trendin yalnızca bir yansıması. Goldman Sachs analistleri, Lina Thomas liderliğindeki ekip, dünya genelindeki merkez bankalarının Eylül ayında toplam 64 ton altın aldığını tahmin ediyor. Bu, bir önceki aya göre üç kattan fazla bir artışa işaret ediyor ve yaz aylarındaki mevsimsel duraklamanın ardından alımların hız kazandığını gösteriyor. Bankanın değerlendirmesine göre:
"Merkez bankalarının altın biriktirme eğilimi çok yıllı bir trend olarak devam ediyor; merkez bankaları, rezervlerini jeopolitik ve finansal risklere karşı çeşitlendiriyor."
Bu eğilimin Kasım ayında da sürmesi ve 2026'ya kadar aylık ortalama 80 tonluk merkez bankası alımının devam etmesi bekleniyor. Son üç yılda altının ons fiyatının rekor seviyelere ulaşmasında, bu istikrarlı merkez bankası talebinin kritik bir rol oynadığı aşikar. Ülkeler, küresel ekonomideki belirsizliklere karşı bir sigorta olarak altını görüyor ve bu da değerli metalin fiyat dinamiklerini doğrudan etkiliyor. Altın Fiyatlarında Yeni Zirveler Kapıda mı? Goldman Sachs Tahmini Merkez bankalarının güçlü alım iştahı, altın fiyatları için de yukarı yönlü bir baskı oluşturuyor. Goldman Sachs, Federal Rezerv'in (Fed) gelecekteki gevşek para politikası beklentisi ve özel yatırımcıların altına olan ilgisinin devam etmesiyle, altının ons fiyatının önümüzdeki yılın sonunda 4.900 dolara ulaşabileceğini öngörüyor. Bu tahmin, Ekim ayında ulaşılan 4.380 dolar seviyesindeki tüm zamanların rekorunun da ötesine geçerek, yatırımcılar için önemli bir gösterge niteliği taşıyor. Küresel piyasalarda altının yükselişi, sadece merkez bankalarının değil, aynı zamanda bireysel ve kurumsal yatırımcıların da enflasyonist baskılardan korunma ve portföy çeşitlendirme arayışlarının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için altın, ulusal para birimlerinin değer kaybına karşı bir tampon görevi de görüyor. Özetle, Çin'in gizli altın alımlarıyla birlikte küresel merkez bankalarının artan talebi, altının sadece bir emtia olmaktan öte, stratejik bir rezerv varlığı olarak konumunu güçlendiriyor. Bu trendin, önümüzdeki dönemde altın piyasalarında belirleyici olmaya devam etmesi ve fiyatlar üzerinde önemli bir etki yaratması bekleniyor.