Türkiye ekonomisinin nabzını tutan Borsa İstanbul, üçüncü çeyrek bilanço döneminde şirketlerin finansal performansıyla dikkatleri üzerine çekti. Açıklanan verilere göre, BIST Tüm Endeksi'nde yer alan şirketlerin toplam kârı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 45,5'lik kayda değer bir artışla 348,9 milyar liraya ulaştı. Bu güçlü kâr tablosu, piyasalarda kısa vadeli bir iyimserlik rüzgarı estirse de, yatırımcıların asıl odağı, bu nominal büyümenin sürdürülebilirliği ve 2026 yılına yönelik makroekonomik beklentilerle nasıl örtüştüğü.
Enflasyonist Ortamda Şirket Direnci Üçüncü çeyrek bilançolarındaki bu çarpıcı kâr artışı, Türkiye'nin yüksek enflasyon ortamında şirketlerin operasyonel ve finansal direncinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Nominal bazda gerçekleşen bu artış, bir yandan yüksek satış gelirlerini ve varlık değerlemelerini yansıtırken, diğer yandan şirketlerin maliyet yönetimi ve fiyatlama stratejilerindeki başarısına işaret ediyor. Özellikle 520 şirketin mali tablolarının toplu analizi, sektörler arası farklılıklar olsa da genel bir pozitif eğilimin varlığını ortaya koyuyor.
Kârların Arkasındaki Dinamikler Bu kâr artışının temel dinamikleri arasında güçlü iç talep, bazı sektörlerdeki ihracat performansı ve şirketlerin enflasyona karşı korunma mekanizmalarını etkin kullanması yer alıyor. Ancak, ekonomistler bu nominal artışın reel karşılığını sorgulamakta. Merkez Bankası'nın sıkı para politikası ve dezenflasyon sürecinin devam ettiği bir dönemde, şirketlerin gelecekteki kâr marjlarını koruma yeteneği kritik önem taşıyor. "Mevcut kâr artışları, şirketlerin zorlu ekonomik koşullara rağmen ayakta kalma ve büyüme potansiyelini gösteriyor. Ancak sürdürülebilir reel büyüme için enflasyonla mücadelenin başarısı ve öngörülebilir bir makroekonomik çerçeve şart." - Dunyaekonomi.com Analistleri
Piyasaların 2026 Beklentisi ve Borsa İstanbul Borsa İstanbul'daki yatırımcılar, sadece mevcut kâr rakamlarına değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin orta vadeli görünümüne odaklanmış durumda. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin 2026 yılı için belirlediği dezenflasyon ve yapısal reform hedefleri, piyasaların geleceğe yönelik beklentilerini şekillendiriyor. Eğer bu hedefler doğrultusunda somut adımlar atılır ve makroekonomik istikrar sağlanırsa, Borsa İstanbul'daki mevcut nominal kâr artışları, daha sağlam ve reel bir büyüme trendine dönüşebilir.
Enflasyonla Mücadele: Dezenflasyon sürecinin başarıyla tamamlanması, reel kâr marjlarını artırabilir.
Yapısal Reformlar: Üretkenliği ve rekabetçiliği artıracak reformlar, şirketlerin uzun vadeli büyümesini destekleyebilir.
Yabancı Yatırımcı İlgisi: Öngörülebilirliğin artması, yabancı sermayenin Türkiye'ye dönüşünü hızlandırabilir.
Bu bağlamda, üçüncü çeyrek bilançolarındaki güçlü performans, Borsa İstanbul için bir 'tünelin ucu' olarak görülebilir; ancak bu tünelin gerçekten 2026'da aydınlığa çıkıp çıkmayacağı, atılacak adımlara ve küresel ekonomik konjonktüre bağlı olacak.