Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Hedefimiz AB'nin özellikle önümüzdeki dönemde güvenlik alanında atacağı adımlarda Türkiye'nin de güçlü şekilde rol oynaması" dedi.
Kacır, Brüksel temasları kapsamında, AB Komisyonunun Startup, Araştırma ve İnovasyondan sorumlu üyesi Ekaterina Zaharieva ile Komisyon merkez binasında yaptığı görüşmenin ardından basına açıklamalarda bulundu.
Zaharieva ile heyetler arası görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Kacır, Türkiye-AB Bilim, Araştırma, Teknoloji ve Yenilik Yüksek Düzeyli Diyalog 3. Toplantısını düzenleyeceklerini söyledi. Kacır, "AB ve Türkiye ilişkileri iki taraf açısından da çok kıymetli. AB, Türkiye'nin en büyük ekonomik ve ticari paydaşı. Bu ilişkileri besleyen en önemli unsurlardan biri, araştırma, inovasyon ve girişimcilik alanında gerçekleştirdiğimiz işbirlikleri" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 2003 yılından bu yana AB çerçeve programlarının bir parçası olduğunu hatırlatan Kacır, Türkiye’nin hızla gelişen araştırma-geliştirme ekosistemi sayesinde AB ile yapılan işbirliklerinin büyük katkı sağladığını belirtti.
Ufuk Avrupa programı kapsamında Türkiye'den 1194 araştırmacı ve 729 şirketin projelerde yer aldığını ve toplam 362 milyon euro hibe kazandığını anımsatan Kacır, Türkiye'nin yürüttüğü projelerden 29'unun koordinatörlük görevi üstlendiğini söyledi.
Kacır, 2021-2027 dönemini kapsayan Ufuk Avrupa programında, Türkiye'den araştırmacıların ve ilgili kurumların büyük ölçekli 55 uluslararası işbirliği projesine liderlik ettiğini, bunun da Türkiye'deki ekosistemin ulaştığı seviyeyi gösterdiğini ifade etti.
"Gerçekten son 22 yıllık dönemde Türkiye'nin araştırma, geliştirme ve inovasyon kapasitesi büyük bir hızla yükseldi" diyen Kacır, 2002'de milli gelirin binde 5'inin AR-GE’ye ayrıldığını, geçen yıl bu oranın yüzde 1,46'ya çıktığını söyledi. Kacır, Türkiye'nin AR-GE harcamalarının aynı dönemde 1,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara yükseldiğini vurguladı.
Özel sektörün AR-GE faaliyetlerinde lider konumda olduğuna işaret eden Kacır, geçen yıl yürütülen AR-GE çalışmalarının yüzde 65'inin özel sektör tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti.
Kacır, 2002 yılında 29 bin olan Türkiye'nin AR-GE insan kaynağının geçen yıl tam zamanlı olarak 311 bine ulaştığını belirterek, "Bütün bunlar aslında Türkiye'nin Avrupa'da araştırma geliştirme kabiliyetlerini en hızlı artıran ülkelerden biri haline geldiğinin ispatı niteliğinde. Milli gelirimizden araştırma geliştirmeye ayırdığımız pay, İtalya ve İspanya gibi Avrupa'nın önde gelen ülkeleriyle aynı seviyeye ulaştı" dedi.
Bakan Kacır, AB'nin AR-GE ve inovasyon alanlarına ayırdığı kaynağın önümüzdeki dönemde artış göstereceğini söyledi. Kacır, Türkiye’nin teknopark sayısının 113'e ulaştığını, bu teknoparklarda 12 bin teknoloji girişiminin AR-GE ve inovasyon faaliyetlerini sürdürdüğünü, özel sektörde ise bin 700'den fazla AR-GE ve tasarım merkezinin bulunduğunu belirtti.
Türkiye-AB ilişkilerinde Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması konularının öncelikli başlıklar arasında yer aldığını söyleyen Kacır, AB'nin 150 milyar euroluk "Avrupa Güvenlik Eylemi" (SAFE) savunma finansman programına da değindi.
Kacır, "Hedefimiz AB'nin özellikle önümüzdeki dönemde güvenlik alanında atacağı adımlarda Türkiye'nin de güçlü şekilde rol oynaması" dedi. SAFE programının AB'de savunma ve güvenlik odaklı yatırımlara uzun vadeli finansman imkânı sağlayacağını, Türkiye'den katılımcıların Avrupalı ortaklarla işbirliği yapmasının mümkün olacağını ifade etti.
Kacır, Türkiye'nin savunma teknolojileri alanındaki kapasitesinin tüm dünya tarafından bilindiğini belirterek, yerli ve milli savunma sistemlerinin payının yüzde 20'lerden yüzde 80'lere yükseldiğini, AB'de ise bu oranın yüzde 20 seviyesinde olduğunu söyledi.
Türkiye'nin bazı kritik savunma teknolojilerinde lider ülkeler arasında bulunduğunu vurgulayan Kacır, sözlerini şöyle tamamladı:
"Savunma sanayinin en önemli unsurlarından biri haline gelen insansız hava araçlarında dünya pazarının yüzde 68'i Türk markalarının elinde. Yine pek çok savunma teknolojisi başlığında Türkiye, Avrupa'ya değer katacak kritik imkân ve kabiliyetlere sahip. Kazan-kazan anlayışı içinde Türkiye'nin kabiliyetlerini Avrupalı paydaşlarımızla buluşturmak ve daha güvenli bir Avrupa için birlikte çalışmak istiyoruz. Bütün bu temaslarımızın önümüzdeki dönemde bu alanlardaki işbirliklerinin önünü açacağını ümit ediyorum."
