ABD'de H-1B Vize Savaşı: Eyaletler Trump'ın 100 Bin Dolarlık Ücretine Karşı

Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) bazı eyaletler, eski Başkan Donald Trump yönetiminin H-1B vize başvurularına getirmeyi hedeflediği 100 bin dolarlık fahiş ücretin iptali için hukuki mücadele başlattı. Bu hamle, ülkenin vasıflı yabancı işgücüne erişimini derinden etkileyecek potansiyel bir maliyet engeline karşı eyaletlerin federal hükümete açtığı ilk dava olma özelliğini taşıyor. Özellikle teknoloji ve sağlık gibi kritik sektörler için hayati önem taşıyan H-1B vizesi, ABD'li işverenlerin uzmanlık gerektiren pozisyonlar için nitelikli uluslararası yetenekleri istihdam etmesine olanak tanıyor.Yüksek Ücretin Ekonomik ve Yasal BoyutlarıAçılması beklenen davada, söz konusu 100 bin dolarlık ücretin işverenler için hem maliyetli hem de yasa dışı bir engel teşkil ettiği iddia ediliyor. Davacılar, Trump yönetiminin bu politikayı hayata geçirirken uygun kural koyma süreçlerini izlemediğini, yani idari prosedürleri ihlal ettiğini savunuyor. Davanın liderliğini Kaliforniya Başsavcısı Rob Bonta ve Massachusetts Başsavcısı Andrea Joy Campbell üstleniyor.Kaliforniya Başsavcısı Bonta, yaptığı açıklamada, "Dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olan Kaliforniya, dünyanın dört bir yanından gelen nitelikli yeteneklerin işgücümüze katıldığında eyaletimizi ileriye taşıdığını biliyor. Trump yönetimi, bir hevesle maliyetleri artırabileceğini düşünüyor, ancak yasa aksini söylüyor" ifadeleriyle eyaletinin bu konudaki kararlı duruşunu ortaya koydu.Bonta'nın vurgusu, Kaliforniya gibi inovasyon merkezlerinin, küresel yetenek havuzuna erişimin ekonomik büyüme ve rekabetçilik için ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Bu dava, Trump'ın Eylül ayında duyurduğu ücret artışına karşı açılan en az üçüncü dava olmakla birlikte, ABD eyaletleri tarafından açılan ilk dava olma özelliği taşıyor. Daha önce ABD Ticaret Odası, küresel bir hemşire istihdam şirketi ve bazı sendikalar da benzer davalar açarak bu politikaya karşı çıkmıştı.H-1B Programı: Yetenek Çekme ve İstihdam DengesiH-1B vize programı, ABD'nin istihdam temelli göçmenlik sisteminin temel unsurlarından biri olarak kabul ediliyor. Bu program sayesinde ABD'deki şirketler, özellikle mühendislik, bilişim teknolojileri, tıp ve araştırma gibi alanlarda uzmanlık gerektiren pozisyonlar için üniversite mezunu yabancı çalışanları işe alabiliyor. Program, ABD ekonomisinin inovasyon kapasitesini güçlendirme ve küresel rekabette önde kalma açısından kritik bir rol oynuyor.Öte yandan, eski Başkan Trump, H-1B yolunun kötüye kullanılması nedeniyle ABD'li işçilerin yerlerinden edildiğini savunarak Eylül ayında programın yeniden düzenleneceğini duyurmuştu. Trump yönetimi, bu tür vize programlarının yerel işgücünü olumsuz etkilediği ve ücretleri baskıladığı görüşündeydi. Ancak eyaletlerin açtığı bu dava, bu politikanın uzun vadeli ekonomik etkileri ve yasal geçerliliği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor.Dunyaekonomi.com Analizi: ABD Ekonomisi İçin RisklerDunyaekonomi.com olarak bu gelişmeyi, ABD'nin küresel yetenek çekme kapasitesi ve teknoloji liderliği açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriyoruz. 100 bin dolarlık bir vize ücreti, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) için ağır bir maliyet yükü anlamına geliyor. Bu durum, yabancı nitelikli işgücü istihdamını caydırarak, ABD'deki şirketlerin kritik yetenek boşluklarını doldurmasını zorlaştırabilir.Teknoloji Sektörü: Silikon Vadisi gibi inovasyon merkezleri, H-1B vizeleri aracılığıyla dünyanın dört bir yanından mühendis ve bilim insanı çekiyor. Bu ücret artışı, teknoloji devlerinin maliyetlerini yükseltirken, start-up'ların yetenek rekabetinde geride kalmasına neden olabilir.Sağlık Sektörü: ABD'de doktor ve hemşire açığı devam ederken, H-1B programı bu açığın kapatılmasında önemli bir rol oynuyor. Yeni ücret, sağlık hizmeti sunucularının yabancı sağlık profesyonellerini istihdam etme yeteneğini kısıtlayarak, sağlık hizmetlerine erişimi olumsuz etkileyebilir.Küresel Rekabetçilik: ABD'nin yüksek nitelikli göçmenlere kapılarını kapatması veya maliyetleri artırması, Kanada, İngiltere veya Almanya gibi diğer ülkelerin küresel yetenekleri çekme konusunda avantaj elde etmesine yol açabilir. Bu da uzun vadede ABD'nin inovasyon ve ekonomik büyüme potansiyelini zayıflatabilir.Dava sürecinin nasıl sonuçlanacağı merakla beklenirken, bu hukuki mücadele, ABD'nin göçmenlik politikalarının ekonomik etkileri ve federal hükümetin idari yetkilerinin sınırları üzerine önemli bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Sonuç, sadece göçmenlik sistemini değil, aynı zamanda ABD'nin gelecekteki ekonomik rotasını da şekillendirecek nitelikte.