ABD ekonomisinden gelen son istihdam verileri, küresel finans piyasalarında önemli bir dalgalanmaya neden oldu. İşgücü piyasasındaki beklenenden daha zayıf seyir ve ABD Merkez Bankası (Fed) yetkililerinden gelen güvercin tonlu açıklamalar, piyasaların faiz indirimi beklentilerini yeniden şekillendirdi. Özellikle uzun vadeli Hazine tahvillerinin getirilerindeki düşüş, yatırımcıların Fed'in para politikası duruşunda yakın zamanda bir gevşemeye gideceğine dair inancını pekiştirdi.
İşgücü Piyasasındaki Soğuma ve Fed'in İkilemi ABD hükümetinin geçici kapanmasının ardından açıklanan veriler, işgücü piyasasında belirgin bir yavaşlamaya işaret ediyor. Resmi verilerin gecikmeli gelmesi nedeniyle piyasalar, ADP Araştırma Enstitüsü gibi özel sektör göstergelerine odaklanmış durumda. ADP'nin son raporu, 8 Kasım'da sona eren dört haftalık dönemde özel sektör istihdamında 13.500 kişilik bir düşüş kaydedildiğini ortaya koydu. Bu düşüş, ekonomideki genel soğuma eğiliminin bir yansıması olarak yorumlanıyor. Fed Üyesi Stephen Miran'ın 'ABD ekonomisinin kapsamlı faiz indirimlerine ihtiyaç duyduğu' yönündeki açıklamaları, bu beklentileri daha da güçlendirdi. Miran'ın bu vurgusu, Fed içinde faiz artırımı döngüsünün sonuna gelindiği ve hatta indirimlerin gündeme gelebileceği yönündeki tartışmaların hız kazandığını gösteriyor. Ancak, yüksek enflasyonun hala bir risk faktörü olması, Fed'in karar alma sürecini karmaşıklaştırıyor.
Tahvil Piyasalarında Hareketlilik ve Yatırımcı Beklentileri İstihdam verilerinin açıklanmasıyla birlikte, ABD Hazine tahvili getirileri hızla geriledi. Özellikle kritik öneme sahip 10 yıllık tahvillerin getirisi, yüzde 4 seviyesine yaklaşarak önemli bir düşüş kaydetti. Bu düşüş, yatırımcıların gelecekteki ekonomik büyüme ve enflasyon beklentilerini aşağı yönlü revize ettiğini ve Fed'in faizleri daha erken indireceği ihtimalini fiyatladığını gösteriyor. Piyasa, 10 Aralık'ta yapılacak Fed toplantısında 25 baz puanlık bir faiz indirimi ihtimalini güçlü bir şekilde fiyatlıyor. Vadeli piyasalarda yaklaşık 20 baz puanlık bir indirim, yüzde 80'e yakın bir oranla fiyatlanmış durumda. Bu, piyasanın Fed'in güvercin bir duruş sergileyeceğine dair yüksek bir güvene sahip olduğunu gösteriyor. Lafayette College Baş Yatırım Sorumlusu Krishna Memani, işgücü piyasasının kesinlikle zayıfladığını ve bu nedenle önlem almanın mantıklı olduğunu belirtirken, yüksek enflasyonun 10 yıllık tahvil getirilerinin ekonomik büyüme yavaşlasa bile daha fazla düşmesini engellediğine dikkat çekti. Bu yorum, enflasyon riskinin hala göz ardı edilemeyeceğini ve Fed'in sadece işgücü piyasasına bakmayacağını vurguluyor.
Küresel Etkiler ve Türkiye İçin Anlamı ABD'den gelen bu sinyaller, küresel finans piyasalarında geniş yankı bulacaktır. ABD tahvil getirilerindeki düşüş, gelişmekte olan piyasalar için genellikle olumlu bir gelişme olarak algılanır. Daha düşük ABD getirileri, uluslararası sermayenin gelişmekte olan ülkelere yönelme potansiyelini artırabilir ve bu ülkelerin borçlanma maliyetlerini düşürebilir. Türkiye ekonomisi için de bu durumun potansiyel yansımaları bulunmaktadır. Fed'in faiz indirimine gitmesi, Dolar üzerinde bir miktar baskı yaratabilir ve Türk Lirası'nın görece daha istikrarlı bir seyir izlemesine katkıda bulunabilir. Ayrıca, küresel risk iştahının artması, yabancı yatırımcıların Türkiye piyasalarına olan ilgisini canlandırabilir. Ancak, Türkiye'nin kendi iç dinamikleri ve enflasyonla mücadele politikaları, bu olumlu dış rüzgarların etkisini belirlemede kilit rol oynayacaktır. Özetle, ABD işgücü piyasasındaki soğuma, Fed'in para politikası patikasında önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor. Faiz indirimi beklentileri güçlenirken, küresel piyasalar bu gelişmeleri yakından takip ederek kendi stratejilerini gözden geçireceklerdir.





